🎋 Organ Bağışı Ile Ilgili Röportaj
Onun için organ bağışı yapmak isteyenler hiç tereddüt etmeden gönül rahatlığıyla böyle kutsal bir görevi yerine getirebilirler. Böylece Maide Suresi'nde buyurulduğu gibi bir hayat
OrganBağışı, kişinin hayatta iken, serbest iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarınızın başka hastaların tedavisi için kullanılmasına olanak tanır. Bir birey, sağlığında vücudunun tamamını veya belirli dokularını, tedavi, teşhis ve bilimsel amaçlar için bıraktığını resmi veya yazılı
Memorial Şişli Hastanesi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, organ nakli ve bağışı ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı. Organ nakli kimlere ve neden yapılır? Organ nakli, kronik organ yetmezliği olan hastalara yapılmaktadır. Bu hastalar organ bulunamadığı takdirde hayatını kaybetme riski ile
Organ nakli ve organ bağışı ile ilgili merak edilenler GİRİŞ 05.11.2012 11:52 GÜNCELLEME 05.11.2012 11:52
Bizorgan bağışı için ilgili sağlık müdürlüğünde, aile hekimliğinde, organ nakli yapılan merkezlerde gidip 'organımı bağışlıyorum' adı altında bir kart alması ve bunu ailesiyle paylaşması gerekiyor. Organ nakli bekleyen kişilere bağış yapılmasını ve organ nakli bekleyen insanlara acil şifalar diliyorum” dedi.
Organ bağışı ile ilgili “caiz” kararı 1980 yılında Kurul kararıyla verildi. Ancak bunun için belli kriterler var. Öncelikle doktorların, organları alınacak kişinin öldüğüne
Organbağışı, bir kimsenin hayatta iken serbest iradesi ile yaşadığı süre içinde veya tıbben yaşamı sona erdikten sonra organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesidir (Acar,2007:18).Organ bağışının sonucu organ naklidir. Organ bağışı ile organ nakli birbirlerini tamamlamaktadır. Bu anlamda
Organbağışı ile ilgili bütün aşamalar, Ulusal Organ Koordinasyon Merkezi tarafından denetlenmektedir. Ayrıca, ilgili bütün süreçler, geriye dönük olarak da tekrar denetimden geçmektedir. Bu nedenle bağışlanan organların para ile başkasına satılması mümkün değildir.
Yaşamımızı yitirdikten sonra bizim doku ve organlarımız farklı hayatları canlandırsın, farklı insanların hayatlarına hayat katsın, bunun için çevremizdeki insanların bilinçlendirmek ve organ bağışına teşvik etmek gerekmektedir, doku ve organları bağışlamanın önemi ile ilgili olarak gerekli bilgilendirmeyi biz
Keywords Poster design, Organ Donation, Semiotics Bozta, Ekin. "Organ Bağıı Temalı Sosyal Afi Tasarımlarının Göstergebilim Yöntemi ile Analizi". idil 6.37 (2017): 2521-2542. Bozta, E. (2017). Organ Bağıı Temalı Sosyal Afi Tasarımlarının Göstergebilim Yöntemi ile Analizi. idil, 6 (37), s.2521-2542.
Organ bağışı nedir ? Organ bağışı, bir insandan (verici) başka bir insana (alıcı) organların nakledilmesi demektir. Canlı vericiden bağış söz konusu olduğunda, hayatta olan bir kişi organlarından birini bağışlamaktadır. Ölen kişiden organ bağışında ise insan, beyin ölümünün gerçekleştiği kesin olarak
Pamukkale Üniversitesi tıp fakültesi dönem 1 öğrencilerinin organ bağışı ile ilgili bilgi ve tutumlarını değerlendirmek amacıyla yaptığımız çalışma Pamukkale Üniversitesi
LYTY. Partesi günü Baltimore'daki ünlü Johns Hopkins Tıp Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre, cerrahların HIV pzitif bir kadının organını HIV pozitif olan bir alıcıya aktarmasıyla dünyada yaşayan ilk HIV pozitif böbrek nakli gerçekleşti. İsiminin açıklanmasını istemeyen alıcının sağlığı iyi durumda. 36 yaşındaki bir halk sağlığı danışmanı olan Nina Martinez, 1983 yılında kan nakli ile HIV kaptı. O yıllarda kan bankalarında HIV testi rutin olarak yapılmıyordu. Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden operasyonu yapan cerrah olan Profesör Dr. Dorry Segev, Martinez'in cesaretini övdü ve tarihi ameliyatın gerçekten HIV hastalığının bakım ve evriminin bir dönüm noktası olduğunu söyledi. HIV bağışıklık sistemine zarar verir ve vücudun hastalığa neden olan organizmalarla savaşma kabiliyetini azaltır. Dünyanın İlk HIV Pozitif Dönorü! HIV Pozitif Kadından Organ Bağışı! 2013 Yılına Kadar HIV Hastalarının Organ Bağışı Yapması Yasaktı 2013 yılına kadar Amerika Birleşik Devletleri HIV pozitif organ bağışlarına izin vermedi. Doktor Segev şunları söyledi “HIV taşıyan kişilerin nakil listemizde öldüğünü ve ölen ya da yaşayan her bir potansiyel donörü reddetmemiz gerektiğini izliyordum. Çünkü HIV'leri vardı. " Hiç kimse HIV donörünün bu nakli yapabileceğini düşünmedi. Bunun iki nedeni vardı; virüs kendi böbreğine zarar verebilirdi ayrıca HIV'i kontrol eden ilaçlar olan antiretroviraller böbrek için toksiktir. Segev, “HIV'li bazı kişilerin böbrek donörü olacak ve sadece bir böbrekle yaşayacak kadar sağlıklı olabileceğini göstermek zorunda kaldık” dedi. Donör Martinez, insanların artık HIV ile daha uzun yaşadıklarından, yüksek tansiyon, diyabet ve kalp hastalıkları ile ilgili daha fazla böbrek yetmezliği yaşadıklarını söyledi. "HIV ile yaşayan insanlar donör bekleme listesinin uzunluğundan orantısız bir şekilde etkilendiğinden, HIV ile yaşamak, böbrek beklerken vefat etme ihtimalinizin iki katı kadardır" dedi. Kasım 2013’te HIV Organ Politikası Denkliği HOPE Yasası’nın yürürlüğe girmesi, araştırmacıların HIV pozitif bağışçılardan HIV pozitif alıcılara organ nakli çalışmaları yapmalarını sağlamıştır. Yasa, HIV pozitif hastalara öncelik statüsü vermiyor, ancak özellikle HIV ile yaşayan insanlar için bir bağış havuzu sunuyor. İlk Nakil 2016'da 2016'da Johns Hopkins hastanesinde dünyanın ilk HIV-HIV nakli gerçekleşmişti. O günden günümüze ABD'de 100 HIV-HIV organ bağışı gerçekleşti. Ancak bunların hepsi ölen hastalardan alınan organlar ile gerçekleşmişti. Doktorlara göre; Nina Martinez standart donör kriterlerini yerine getirdi. Hipertansiyon olmadan, diyabetsiz olarak sağlıklıydı, böylelikle böbrek hastalığı için tek risk faktörü HIV idi. Araştırmalar ile kabul edilebilir küçük bir risk olduğu belirlendi. Martinez'in 14 yıldır arabası olmadığı için bu yüzden çok fazla yürüdüğünü belirten doktorlar bu yürüyüşlerin Martinezin genel sağlığını olumlu yönde etkilediğini bildirdi. ABD 2030 Yılında HIV'i Bitirmek İstiyor! Trump, 2030’a kadar ABD’de HIV bulaşının ortadan kaldırılması çağrısında bulundu. Geçen hafta, ABD Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı, ABD’deki yeni HIV enfeksiyonlarını azaltmaya yönelik bir programı ayrıntılı olarak açıkladı. Programa göre önümüzdeki 10 yıl içinde HIV vakalarının %90 oranında azaltılması hedefleniyor. Günümüzde Amerika Birleşik Devletlerinde 1 milyonun üzerinde HIV hastası bulunmakta.
Organ bağışında acı hissedilir mi?Gerçek Sevdiğiniz insan, organ bağışı anında beyin ölümü durumundadır ve acı hissetmesi söz konusu değildir. Ölümden sonra bile, sevdiğiniz insanın bedenine, yaşayan bir hastaya gösterilen özenin aynısının gösterilmesi için mümkün olan bütün çaba sarf bağışında aileye sorulur mu?Organ bağışlayan kişinin beyin ölümü halinde aile onayı olmadan organları alınamıyor. … Türkiye'de, organ bağışı yapılabilmesi için 18 yaşını doldurmuş olmak, bu dileğin, iki tanık önünde, sözlü olarak yapılması ve bunun bir hekim tarafından tasdik edilmesi bağışlamak için gerekli şartlar nelerdir?Organ bağışı nasıl yapılır? 18 yaşını dolduran ve akıl sağlığı yerinde olan herkes organ bağışçısı olabilir. Gönüllülük esasına dayalı olan organ bağışında bağışçı olmak için sağlık müdürlüklerine, devlet ve özel hastanelerin organ bağışı koordinatörlerine ya da sağlık ocaklarına insanın hangi organları bağışlanır mı?Her ölümden sonra organların kullanılması ne yazık ki mümkün olamamaktadır. … Sadece ve sadece beyin ölümü gelişmiş yani tıbben ölmüş ama organları zarar görmemiş insanların organları diğerlerine nakledilebilir. Bunun içinde kalbin hala çalışıyor olması ölümünden sonra acı hissedilir mi?Beyin ölümü geri dönüşsüzdür… Ciddi kazaların, ağır felçlerin ya da beyin kanamasının neden olduğu beyin ölümünde hastanın bilinci kapalıdır ve acı hissetmez. Beyin ölümü; hayatın artık sona erdiğini, vücutta bulunan organların ise ancak makine desteği ile fonksiyonlarını devam ettirebildiği bir kişiden organ alınır mı?Organ bağışı yapılmış olsa bile her ölümden sonra organ nakli mümkün olmuyor. Örneğin, evde, sokakta, acil serviste veya hastanelerin herhangi bir servisinde ölmüş kişilerin organları, Türkiye'de organ bağışında organ bağışı nasıl yapılır?Öldükten sonra kullanılmak üzere organlarınızı bağışlamak için büyük hastanelerin organ bağış ünitelerine ya da Türkiye Organ Nakli Vakfına başvurabilirsiniz. Burada iki tanık huzurunda bu isteğinizi beyan ederek imzalayacağınız organ bağış formu ile size bir organ bağış kartı verilecektir.
Organların hayata bağışlanması çok önemliOrgan bağışındaki yetersizlik, dünyada ve ülkemizde en önemli sorunlardan biridir. Son verilere göre şu anda yaklaşık olarak kişi kadavradan bağış ile nakil olabilmek için beklemektedir. Ülkemizde kadavra organ bağışı az olduğu için canlıdan canlıya nakiller çok daha fazla yapılmaktadır. Organ bağışının artması için toplumda her bireye önemli görevler düşmektedir. İnsanlar genellikle hayattayken organlarının bir parçasını sevdikleri kişiye vermekten çekinmemektedir. Kişinin hayatını kaybettikten sonra organ bağışlama fikrine henüz yaşarken sıcak bakması çok daha önemlidir. Hayatını kaybeden bir insan; böbrek, karaciğer, akciğer kalp, bağırsak, pankreas ya da kornealarını bağışlayarak birçok insana sağlıklı bir hayat armağan edebilir. Organların toprağa değil umutla bekleyen kişilere kısacası “hayata” bağışlanması organ nakli ile sağlıklı bir geleceğe kavuşuyorBebeklerde ve çocuklarda doğuştan ya da sonraki dönemlerde gelişen bazı sebepler nedeniyle böbrek ve karaciğer yetmezlikleri sık görülebilmektedir. Akraba evlilikleri de bu tür hastalıkların oluşmasında önemli bir etkendir. Büyüme geriliği ve kalıcı problemler oluşmadan nakil operasyonunun gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Ancak günümüzde bağış yetersizlikleri birçok çocuğun da hayatını kaybetmesine yol açabilmektedir. Oysa ki başarılı bir şekilde nakli gerçekleştirilen ve muayene takibi yapılan çocuklar yaşamlarına sağlıklı bir şekilde devam edebilmekte, organ nakli ile hayata yeniden için 2 dakikanızı ayırmanız yeterli18 yaşını doldurmuş ve akli melekelere sahip her birey kendi isteği ile bağışta bulunabilir. Eğer bir kişi organ bağışında bulunmak istiyorsa eğitim ve araştırma hastanelerine, organ nakli yapan tüm kamu ve özel hastanelerin organ nakil koordinatörlerine başvurabilir. Organ bağışı yapmak için iki şahit huzurunda bir form doldurulması yeterlidir. Kişi hayattayken organlarını bağışladığı için kendisine bunu ibraz eden bir kart verilir. Daha sonra bu veriler Sağlık Bakanlığı’nın sistemine kaydedilmektedir. Organ bağışından vazgeçilmesi durumunda aileye bildirilmesi ya da Türkiye Organ Bağışı Bilgi Sistemi'nden kaydını sildirmesi bağışladığınızı ailenizle paylaşınHukuki açıdan bir kişi akıl sağlığı yerindeyken organlarını bağışlamışsa ve bu kartı taşıyorsa bu kişinin organları öldükten sonra alınabilir. Ancak ülkemizde organların resmi olarak bağışlanması ve bağış kartı alınmasının yanında ölen kişinin aile bireylerinin de onayı gerekir. Vefat etmiş olan kişi eğer organlarını bağışlamışsa, bu kişinin birinci derece yakınlarından etik olması için de onay alınmaktadır. Dolayısıyla organ bağışı yapan kişiler bu konuyu mutlaka ailesiyle de hayattaki kişilerden değil tıbben hayatını kaybetmiş bireylerden nakil yapılabilirBağış yapmış bir kişinin organlarının alınabilmesi için o kişinin tıbbi olarak hayatını kaybetmiş olması gerekir. Tıbbi ölüm, beyin ölümüdür. Bitkisel hayat tıbbi bir ölüm değildir. Kişinin şuuru açık olmasa da, solunum makinesine bağlı olsa da eğer o kişi bitkisel hayatta ise o kişinin organları alınmamaktadır. Beyin ölümü kararı; kardiyolog, nörolog, nöroşirurji ve anestezi uzmanlarından oluşan, organ nakli ekibi dışında başka bir ekip tarafından verilir. Kişiyi her bir uzman ayrı ayrı değerlendirir. Beyin ölümünün tespitiyle ancak bu kişi donör adayı bağışı tamamen gönüllülük esasına dayanırHastanelerdeki beyin ölümleri Türkiye’de Ulusal Koordinasyon Merkezi tarafından takip edilmektedir. Beyin ölümü kararı verildikten sonra kişinin ailesi ile hastanenin organ nakli koordinatörleri görüşmektedir. Organ bağışı yapıldıktan sonra organ nakil merkezlerindeki ekipler bu konudan haberdar olmaktadır. Dolayısıyla hiç kimsenin organ bağışı için zorlanması mümkün değildir. Organ bağışı süreci tamamen gönüllülük esasına nakli bekleyen kişilerle empati kurmak önemliOrgan nakilleri, insanların yeniden hayata tutunmasını sağlayan, sihirli bir dokunuştur. Bunun için herkese önerimiz, ilk boş vakitlerinde bir saatini ayırarak bir diyaliz merkezine ya da organ nakli yapan hastanelere gitmesi, nakil öncesi ve sonrasında bu hastaların durumlarını izlemesidir. İnsanlar aradaki bu farkı kendi gözleriyle gördükten sonra organ bağışına daha sıcak içinde bu konuyu gündeme getirinOrgan bağışı bilincinin toplumun her kesimine yayılması çok önemlidir. Bunun için toplumun en önemli birimi olan aile içinde de bu konu gündeme gelmelidir. İnsanların bu konuyu aileleriyle sadece yılda bir kez bile olsa tartışmaları organ bağışı bilincinin oluşması için önemlidir. Organ bağışı ve nakli ile ilgili akıllarında şüphe veya bir soru varsa bilgi almak için ilgili kurumlara başvurabilir. Sağlık Bakanlığı’nın organ bağışı birimlerinden de bilgi alınabilmektedir. Bu şekilde sistemin nasıl işlediği rahatlıkla öğrenilebilir.
Kırk sene önce Türkiye’nin ilk özel hastanesi olarak kurulan Güven hastanesindeyiz. Yüzünden hiç eksik etmediği gülümsemesi ve pozitif enerjisiyle karşılıyor Nüket Küçükel Ezberci. Çaylarımızı yudumlarken hayata dair konulara da kendimizi kaptırıp sene önce Türkiye’nin ilk özel hastanesi olarak kurulan Güven hastanesindeyiz. Yüzünden hiç eksik etmediği gülümsemesi ve pozitif enerjisiyle karşılıyor Nüket Küçükel Ezberci. Çaylarımızı yudumlarken hayata dair konulara da kendimizi kaptırıp gidiyoruz. Bize kendinizden bahseder misiniz? Bilkent Üniversitesi Uluslar arası İlişkiler Bölümü mezunuyum. İş hayatıma 1992 yılında Dışişleri Bakanlığı’nda başladım. Bakanlığın çeşitli kademelerinde görev aldıktan sonra 2007 yılında aile şirketimiz olan Güven Hastanesine geçtim. Halen Güven Hastanesi yönetim kurulu başkanlığı görevimi sürdürmekteyim. Güven Hastanesi Türkiye’nin ilk özel hastanesi. Kuruluşundan bugünlere geliş öyküsü nasıl? Rahmetli anne ve babamın bundan 40 yıl evvel girişimleriyle 20 yataklı olarak kurduğu hastanemiz zaman içinde 250 yatağa ulaştı. İki kız kardeş ikinci nesil olarak emanetçiliğini üstendiğimiz hastanemizi 40 bin metrekare üzerinde faaliyet gösteren, tüm branşlara haiz bir kurum olarak büyütmeyi başardı. İki kız kardeşiz diyorum ama 1000 kişilik aslında çok büyük bir aileye sahibiz. Bu nedenle çok mutluyuz ve çok gururluyuz. Çünkü sürekli gelişip, büyüyen, kendini yenileyen bir kurumu yönetiyoruz. Başarınızın altında yatan en önemli etken nedir? Başarımızın altında yatan en önemli etken hızlı karar alabilmemiz, sağlıkla ilgili tüm parametrelere hakim olmamız, çok yetkin kadrolarla çalışıyor olmamız ve en önemlisi temeli sevgi olan kurum kültürümüzü asla ve asla kaybetmememiz. Bütün bunlar bir araya geldiği zaman başarıyı yakalamamız kadar doğal bir şey olamaz. En önemli etkenlerden birisi de iki kız kardeş olarak burayı çok sevmemiz ve işimizi üçüncü bir kardeşimiz gibi görüp, muamele etmemiz geliyor. Çünkü biz burada büyüdük, burada öğrendik bir çok şeyi. Hastane olmazsa olmazımız oldu. Benim kardeşimden farklı olarak şansım 16 sene Dışişleri Bakanlığı’nda çalışmam oldu. Orada ülkemizi çeşitli şekillerde temsil etme fırsatı buldum. Kız kardeşim ise üniversiteyi bitirmesinin ardından hastanede çalışmaya başladı. Annem bildiği her şeyi kızkardeşim Banu Küçükel’e ve hastanemiz genel müdürü Aylin Yaman’a öğretmiştir. Peki görev paylaşımını nasıl yapıyorsunuz? Kardeşim iç işleri bense dış işleri yaparım. Birbirimizin bildiğini diğerimiz öğren- meye çalışmadık. Gerek biz kardeşler, gerekse ailemizde bulunan 1200 kişi kendi işinde uzmanlaştı ve bilgi dağarcığını işiyle ilgili olarak genişletti. Böylelikle herkes kendi işini, kendi görev tanımını yürütüp, koruyup kollamakla mükellef oldu. Hepimiz de kendi bildiğimiz işi yaptığımız için gayet mutlu ve mesut bir şekilde işimizi yapıyoruz. Güven Hastanesi karaciğer nakli gibi zor işlere de soyunmuş. Bu başarıyı neye borçlusunuz? Evet bu bizi gururlandıran ve onurlandıran bir olaydır. Hastanemizde karaciğer nakilleri başladı ve ilk canlıdan karaciğer naklini gerçekleştirdik. Bir ilki başarmamızın övüncünün yanı sıra babamızın vasiyetini de yerine getirmemizin gururunu taşıyoruz. Rahmetli babamıza atfolunur. O’na verdiğimiz sözü gerçekleştirmek bizim için çok önemliydi. Aylin hanım sizden de hastanenin genel müdürü olarak bir takım veriler almak istiyoruz. Bize neler söyleyebilirsiniz? Hastanemiz 40 yıllık geçmişinde sürekli gelişerek büyümüş bir hastanedir. 40 bin metrekareye kurulu tam teşekküllü hastanemizde son teknolojinin yanı sıra yanık ve radyoterapi ünitesi hariç tüm uzmanlık ve yan dal branşlarda hizmet verilmektedir Hastaneyi rakamlarla ifade edecek olursak… 251 yataklı bir genel hastane. Yıllık ortalama 35 bin acil hastamız var. Ortalama 20 bin yatan hastamız, 95 bin civarı ise poliklinik hastamız var. % 71’lik yatak doluluk oranıyla çalışıyoruz. Hastalarımızın % 30’u şehir dışından gelmekte. Hizmet verdiğiniz branşların bir kısmından bahsedebilir misiniz? Kardiyoloji ve kalp damar cerrahisi öne çıkan uzmanlık dallarımızın başında geliyor. Son derece donanımlı, multidisipliner bir yaklaşımla çalışan ekibimiz günde ortalama 7 kalp ameliyatı ve yine ortalama 20 koroner anjiografi işlemi gerçekleştirmekte. Ankaralıların tercih ettiği bir diğer ünitemiz kadın doğum ve yeni doğan ünitemiz. Burada da yine konusunda uzman bir ekibimiz var. Yılda ortalama 2000 doğum gerçekleşiyor ve özellikle komplike gebeliklerin takibi ve doğumu konusunda son derece tecrübeli bir merkez. Acil servisimiz, her şiftin acil tıp uzmanı ve pratisyenle yapılandırıldığı, son derece komplike hastalara 24 saat kesintisiz hizmetin verildiği oldukça donanımlı bir ve tiroid hastalıkları merkezimiz, medikal, cerrahi ve tanısal yaklaşımı uluslar arası standartta sunabilen çok başarılı bir merkez. Meme merkezimiz, Ekim 2012 tarihi itibarıyla Breast Centers Network organizasyonuna afiliye üye olarak kabul edildi. Pediatri ve pediatrik cerrahi servisi 26 uzman hekimle dev bir kadroya sahip. Yan dallar, yeni doğan ve poliklinik hekimlerimizle gerçekten adeta çocuk hastanesi disiplininde çalışıyorlar. Henüz iki yıllık geçmişi olan Onkoloji bölümümüz, göğüs cerrahisi, genel cerrahi, beyin cerrahisi gibi cerrahi onkoloji hizmeti veren bölümlerimizin tamamlayıcısı oldu. Sonuç olarak daha sayamadığım pek çok branşta, modern tıbbın gerektirdiği anlayışla ve mükemmel bir ekiple hizmet veriyoruz. Geldiğimiz nokta son derece gurur verici. Son olarak kurucularımızın da vasiyeti olan ve hizmeti en üst noktalara taşıyabileceğimiz ve gerçekten çok büyük bir ihtiyaca cevap vermesini beklediğimiz organ nakli konusuna adım attık. İsterseniz bu başarılı organ nakillerini gerçekleştiren Prof. Dr. Sedat Karademir’den konu ile ilgili görüşlerini alalım… Türkiye’de organ nakli nerelerde? Bundan 10-15 yıl önce Başkent’te Haberal hocayla başlayan organ nakilleri yılda onlu sayılarla ifade edilirken artık yılda binlerle ifade edilir hale geldi. Gelinen noktada sorgulamamız gereken konular da beraberinde değişti. Artık kaliteyi konuşmamız lazım. Yapılan ameliyat sayılarının değil, ameliyatlarının sonuçlarının konuşulması gerektiği bir dönemdeyiz. Organ nakli sonrası bu insanlar tekrar topluma kazandırılabilmiş mi, bu insanların kaçı hayatta, kaçı kaliteli yaşam sürebiliyor, bu veriler önem kazanmakta. Türkiye’de çok başarılı merkezlerimiz var. Verilen oranların ötesinde, gerçekten sayı olarak daha az yapan fakat yaşam kalitesi ve sürdürülebilirlik açısından da başarılı fakat ön plana çıkmamış merkezlerimiz var. Cerrahi ve medikal yaklaşımlarda Türkiye’nin hiçbir eksiği yok hatta fazlası var denebilir çünkü ciddi bir “canlıdan organ nakli” tecrübesi var. Bu tecrübe iyi olmakla birlikte, elbetteki tercihimiz kadavradan organ nakillerinin artması. Türkiye’de organ bağışı ne düzeyde? Halk daha bilinçli olmakla birlikte, istenen düzeyde değil. Bu konuda sağlık politikalarının tüm mecralarla iş birliği içinde olması gerekiyor. Film senaryolarından tutun da gazete haberlerine kadar her şey halkı etkileyip korkutabilmekte. Son yıllarda konuyla ilgili bilinçli ve eğitici programlar yürütülmekte. Sağlıkçılara, bakanlık yetkililerine, kanun yapıcılara, hukukçulara, din adamlarına çok büyük görevler düşmekte. Son olarak konuyla ilgili neler söylemek istersiniz? Organ nakli konusu, özel, devlet, üniversite ayrımı yapmadan elbirliği ile götürülmesi gereken bir konu. Gereken eğitim, altyapı ve insan kaynağı fazlasıyla var. Bize de titizlikle çalışmaları sürdürmek ve etik yaklaşımdan ödün vermeden çalışmak kalıyor.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi KSÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hafize Öksüz, organ bağışında insanların bilinçsiz olması nedeniyle 'Pazarlanır mı, satılır mı?', 'Benim organlarımla içki içerse günah olur mu' gibi sorularla karşılaştıklarını Dr. Öksüz, "Organ bağışının önemi konusunda öncelikle genç nesli eğitmek gerekiyor. Dini olarak da Cuma fetvalarında bu konulara geniş yer verilmesi gerekmektedir" ölümü eşittir ölümKSÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi'nin Türkiye'de organ nakli yapılan hastanelerden biri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Hafize Öksüz, kadavradan organ bağışının çok önemli olduğunu, ancak bunda birçok sorunla karşılaştıklarını söyledi. Ailelerin beyin ölümü tanısını anlamakta zorluk çektiğini ve bitkisel hayatla karıştırdıklarını kaydeden Öksüz, "Bitkisel hayattaki olay geri dönüşümsüz değildir, orada bir ihtimal vardır, ama beyin ölümü eşittir, ölümdür" dedi. Organ bağışı konusunda birçok sorular geldiğini belirten Prof. Dr. Öksüz, bağış sisteminde onlara Sağlık Bakanlığı'nın bu konuda hatasız ve hızlı işleyen bir sisteme sahip olduğunu, bu sistem sayesinde organların doğru kişilere ulaştırıldığını ve bu konuda kesinlikle torpilin olmadığını anlattıklarını nakil olanlar daha sıcak bakıyorYakınları diyalize giren ya da organ nakli olan ailelerin organ bağışına sıcak baktıklarını kaydeden Prof. Dr. Öksüz, "Ama diğer ailelere bunu anlatırken çok büyük sıkıntılar çekiyoruz. 'Bu, pazarlanır mı, satılır mı?' diye soruyorlar. Böyle bir şey söz konusu değil. İnsanlar 'Cesedin bütünlüğü bozuluyor mu?' diye soruyorlar. Organlar alındıktan sonra ceset uygun şekilde dikilerek aileye teslim edilmektedir. Bir de günahla ilgili sorular geliyor. 'Benim organlarımla içki içerse', 'Günah işlerse' gibi sorular geliyor. Aslında günah organa yazılmaz, günah olan kişinin yaptığı eylemdir. Sizin böbreğiniz, karaciğeriniz, gözünüzle herhangi bir günah işlenirse bu kişiyle ilgili bir olaydır. Bu konuda bize sorular gelmektedir" diye konuştu. İnsanları öncesinden eğitmek gerekiyorYoğun bakımdaki hastanın beyin ölümü gerçekleştikten sonra hemen aileyle organ bağışı için konuştuklarını, ancak bunun kolay olmadığını ifade eden Prof. Dr Hafize Öksüz, şöyle devam etti"Yoğun bakımda bir yakınınızı kaybetmişsiniz ve size birileri geliyor, 'Beyin ölümü, hayat bitmiştir' diyor. Sağlık Bakanlığı'nın görevlendirdiği organ nakil koordinatörleri de 'Yakınınızın organlarını bağışlıyor musunuz?' diye sorunca o anda insanlar mantıklı ve doğru kararlar veremiyor. İnsanları o ana gelmeden önce organ bağışının önemi konusunda eğitmek gerekiyor. Öncelikle genç nesli eğitmek gerekiyor. İlköğretimden liseye kadar üniversitelerde bu eğitimlerin yapılması gerekiyor. Ayrıca medya aracılığıyla iletişim ve eğitim yolları sağlanabilir. Dini olarak da cuma fetvalarında bu konulara geniş yer verilmesi gerekmektedir. Sadece organ bağış haftalarında değil, diğer zamanlarda da vatandaşı eğitmek gerekiyor. Son anda organ istendiği zaman aileyle hastane çalışanları arasında yanlış anlaşılmalar bile olabilmektedir. Bunu önlemek için eğitimi her zaman, her yerde, her şekilde yapmak gerekmektedir."Batı illerinde organ bağışı daha yüksekTürkiye'de 26 bin 913 kişinin organ beklediğini, ancak bunun karşılığında bağışın çok düşük olduğunu ifade eden Prof. Dr. Öksüz, 2009'dan bu yana hastanelerinde 78 hastaya beyin ölümü tanısı koyduklarını ve bunun sadece 15'inden bağış alabildiklerini söyledi. Bunların içerisinde Suriyelilerin de olduğunu, ancak onlardan bağış alamadıklarını kaydeden Prof. Dr. Hafize Öksüz, şöyle devam etti"Hastanemizde 2018'de 22 beyin ölümü tanısı koyduk ve bunlardan 4 bağış alabildik. Çok düşük bir sayı. Türkiye genelinde batı illerinde bağış oranları daha fazla. Özellikle Marmara Bölgesi'nde ve İzmir, Antalya gibi batı illerinde bağış oranı daha fazla. Bu da eğitimin daha ön planda olduğu, insanların bu konuda daha duyarlı olduğu, medyanın bu konuyu daha iyi işlediği ve bir de organ nakil merkezlerinin olduğu illerde bu oran daha yüksek. Türkiye'de organ bekleyenlerin sayısını verecek olursak, kalp için bin 61 kişi, karaciğer için 2 bin 135 kişi, böbrek için 22 bin 371 kişi, akciğer için 62, pankreas için 284 kişi. Bunların içinde en şanslı olanı böbrek bekleyenler. Bunlar en azından böbrek bulunana dek diyalizle yaşamlarını devam ettirebiliyorlar. Birçok kalp hastası, akciğer hastası, pankreas hastası gibi bu grup hastalar, daha organ çıkmadan hayatını kaybetmekte ya da organ takılamayacak kadar kötü duruma gelmektedir." HAYAT Kadavradan kalp, oğlundan böbrekle hayata tutundu HAYAT Hasta istedi Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptı HAYAT Nakil organ yetmezliğinde en iyi kurtuluş yolu
organ bağışı ile ilgili röportaj