🐠 Ülseratif Kolit Iğne Tedavisi Yan Etkileri
Ilaçlarla ülseratif kolit tedavisi Crohn hastalığının tedavisi için, her zaman aynı olmasa da benzer. Ülseratif kolit tedavisinde ilaçlar, örneğin, 5-ASA bileşikleri, sistemik kortikosteroidler, topikal kortikosteroidler, ve 2) immunomodülatörler olarak 1) anti-inflamatuar maddeleri içerir.
Lactobacillusrhamnosus GG'nin muhtemelen etkili olduğu diğer koşullar arasında irritabl barsak sendromu, ülseratif kolit veya bakterilerin neden olduğu vajinal enfeksiyonların tedavisi yer almaktadır. Bu ürün aynı zamanda günlük bakım merkezlerine devam eden çocuklarda akciğer enfeksiyonu riskini de düşürebilir.
Tedavide ülseratif kolit diyeti, ilaç tedavisi, cerrahi tedavileri ayrı ayrı uygulanabilir ya da bunlar kombine edilebilir. Hafif vakalarda ülseratif kolit hastalarındaki belirtilere yönelik bir tedavi uygulanır. İlerlemiş vakalarda ise kalın bağırsağın hepsi ameliyatla alınabilir.
İlaçları bırkama olayına dr. um karar vermedi.Annem ilaçların kareciğer ve böbrek üzeründe yan etkileri olabileceği endişes - ülseratif kolit ve amipli dizanteri 13 ekim de kolonoskopi yapılıp inen kolon sigmoid kolon ve rektumda ülseratif kolit teşhisi kondu.günde 3 defa salofalk 500 ve gece salofalk fitil kullanarak
Bunuaşmak için kullanılan diğer immun sistemi baskılayıcı ilaçlar ise kortizondan farklı kimi zaman daha riskli yan etkileri karşımıza çıkarabilmektedirler. Ülseratif kolit hastalığında kalın barsağın tümü tutulduğu zaman hastalık özellikle 10 yıllık bir süreyi geçtiğinde kalın barsak kanseri gelişim riski
İltihabibarsak hastalığı(Ülseratif Kolit CROHN hastalığı tanısı ve takibinde) Tedaviyi dirençli kabul edilen huzursuz barsak sendromlarında kolonoskopik incelemeler gerekebilir. Gastroentestinal ve endoskopik işlemlerin bu konuda uzmanlık eğitimi almış Gastroenteroloji uzmanları tarafından yapılmasına dikkat edilmelidir.
AkupunkturYan Etkileri Var Mıdır? Akupunktur tedavisi bu konuda eğitim almış tecrübeli bir hekim tarafından uygulandığı sürece yan etkisi olmayan bir yöntemdir. Akupunktur için kullanılan iğneler neredeyse saç teli kadar ince olduğundan uygulama esnasında ağrı hissedilmez.
Ülseratİf kolİtİn tedavİsİ Ülseratif kolitin tedavi seçeneğindeki ilk adım ilaç tedavisi. Ancak verilen ilaçların miktarı, tedavi güçleri ve kullanma süreleri arttıkça, zehirli yan etkilerinin de o oranda artacağına dikkat çeken Prof. Dr. Ethem Geçim, şu uyarılarda bulunuyor:
2005te ülseratif kolit tedavisinde kullanılmak üzere FDA ona-yı almıştır. MTX ile kombine kullanımda anti-kimerik antikor yapımı baskılanır. 6 hafta ara ile 5mg/kg İV infüzyon şeklinde uygulanmaktadır. Başağrısı, diyare, döküntü, ateş, öksürük gibi yan etkileri var-dır.
Ülseratifkolit Otizm,otistik çocuklarda nornal bireylere göre daha fazla inflamasyon görülmüştür ve glutatyon seviyeleri düşüktür Cilt piyasada glutatyon içeren kremler bulunmaktadır.bu ütünlerin cilt beyazlatma etkileri vardır,melanin üretimde gerekli olan enzimi tirozinazı etkisiz halegetirir ama tam bir çalışma yoktur
Hastalık sıklıkla karın ağrısı, kanlı ishal, halsizlik ve kilo kaybı ile seyreder. Ülseratif kolit zaman zaman alevlenme gösteren bir hastalıktır. Sıklıkla ilaç tedavisi yeterlidir. İlaç tedavisinden yarar görmeyen hastalarda, ilaç tedavisinin yan etkileri olduğunda veya ilaçları kullanamayan hastalarda ameliyat gerekebilir.
Ülseratifkolit tedavisi; ilaç tedavisi, cerrahi müdahale ve diyeti kapsar. -İlaç Tedavisi : İnflamasyonu azaltarak doku iyileşmesini sağlamak, immün sistemi baskılamak, hastalık sonucu oluşan semptomları azaltmak için farklı ilaçlar kullanılabilir. Temelde antibiyotikler, immün baskılayıcılar ve biyolojik ajanlar
US5a. Skip to content ANASAYFA HAKKINDA KATILDIĞI TOPLANTI ve ETKİNLİKLERTEDAVİLER AferezReflüİnflamatuvar Barsak HastalıklarıKolon KanseriMide BotoksuEndoskopi Öncesi HazırlıkKolonoskopi Öncesi HazırlıkERCP-EUS Öncesi HazırlıkHelikobakter Pilori İlaç KullanımıDİĞER TEDAVİLER MAKALELER VİDEOLAR ONLINE RANDEVU ZİYARETÇİ DEFTERİ İLETİŞİM İnflamatuvar Barsak Hastalığında Yeni Bir Tedavi Lökositaferezis [Toplam 4 Ortalama İnflamatuvar Barsak Hastalığı adı altında toplanan iki hastalık bulunmaktadır. Bunlardan birisi Crohn Hastalığı diğeri ise ülseratif kolit hastalığıdır. Her iki hastalıkta genetik yatkınlığı olan bireylerde nedeninin bilemediğimiz, tetiği çeken faktörü belirleyemediğimiz immun bağışıklık sistemini ilgilendiren kronik süreğen yangı ile karakterize hastalıklardır. Crohn hastalığı özellikle ince barsakları ve kalın barsağı tutan bir hastalık iken ülseratif kolit ise daha çok kalın barsağı tutan bir hastalıktır. Her iki hastalıkta bireyin özellikle çocukluk çağı veya doğurganlık çağı gibiolarak nitelendirdiğimiz 15-45yaş grubunu ilgilendirmektedir. Bu dönemde kişinin en çok verimli ve aktif olduğu, yaşamın en verimli çağları olarak nitelendirebileceğimiz evrelerinde çıkan bu hastalıklar toplum sağlığı açısından son derece önemlidir. Her iki hastalıkta da kanlı ishal, karın,ağrısı,ateşlenme gibi yakınmalar ile seyredebilmektedir. Bu yakınmaların dışında her iki hastalıkta pek çok sistemi ilgilendiren sorunlar ortaya çıkarabilmektedir. Deri,göz,eklem,kas,kemik,solunum sistemi,sinir sistemi,dolaşım sistem,, ürogenital böbrek ve cinsel organlar sistem, hematolojik kan sorunlar,nörolojik beyin ve sinir sistemi , karaciğer ve safra yolları tutulumları gibi pek çok organ ve sistemleri etkileyebilmektedir. Neredeyse vucudumuzfaki tüm sistemler etkilenmektedir. Alevlenmeler eksaserbasyon ve yatışmalar remisyon dönemleri ile yaşamı etkileyen pek çok soruna yol açan bu hastalıklar ne yazık ki yurdumuzda da azımsanmayacak oranda görülmektedir. Türkiye de tam sağlıklı bir istatistik olmamakla beraber ülseratif kolit için toplumun her kişilik diliminde 35-100 arası olguya rastlanmaktadır. Crohn hastalığı için ise oran biraz daha az olmakla beraber toplumun her kişilik diliminde 10-100 olgu bulunmaktadır. Bu olgu oranları az gibi algılanabilmekle beraber bu hesaplamalar ile 4 milyon kişinin yaşadığı İzmir’de yaklaşık 1400-2000 kişi ülseratif kolit iken 1000-1500 kişi de Crohn hastası olarak tahmin edilmektedir. Bu tahminler dha yüksek rakamlarda da olabilir. Rakamları Türkiye geneline uyguladığımız zaman ise ne denli yüksek sayıların ortaya çıktığı görülebilecektir. Tıbbın gelişim süreci içerisinde her iki hastalıkla ilgili olarak tedavi yaklaşımı özellikle bağışıklık sisteminin baskılanması ile hastalığın kontrol altına alınması prensibine dayanmaktadır. Bu yaklaşımda ana ilaç olarak kortikosteroidler kortizon karşımıza çıkmaktadır. Kortizon halk arasında da bilindiği gibi iki tarafı keskin bir bıçak gibi dikkatli kullanılması gereken bir ilaçtır. İlacın dramatik yararlarını görebildiğimiz gibi uzun süreli kullanımlarında bir yıl iki yıl gibi ciddi yan etkilerle karşılaşma bizlere güçlükler çıkarmaktadır. Bu sorunların yanı sıra özellikle kortizona karşı hastalıkta ortaya çıkan direnç ile daha büyük tedavi güçlükleri ortaya çıkabilmektedir. Bunu aşmak için kullanılan diğer immun sistemi baskılayıcı ilaçlar ise kortizondan farklı kimi zaman daha riskli yan etkileri karşımıza çıkarabilmektedirler. Ülseratif kolit hastalığında kalın barsağın tümü tutulduğu zaman hastalık özellikle 10 yıllık bir süreyi geçtiğinde kalın barsak kanseri gelişim riski ortaya çıkmaktadır. İnternet aracılığı ile hastalıkla ilgili bilgi almak isteyen olgularda kalın barsak kanseri gelişim riski büyük bir sorun olarak algılanmakta ve karşılarına dikilmektedir. Bu sorunu hasta çok sık rastlanan bir olasılık olarak algılamaktadır. Eninde sonunda bu hastalık yani ülseratif kolit kalın batsak kanserine dönecek ve yaşamım bu nedenle sonlanacak duygusuna kapılmaktadırlar. Bu gerçeği yanıtsan bir kaygı değildir. Tüm ülseratif kolit olguları değerlendirildiğinde %4-5 olguda kalın barsak kanseri Crohn hastalığı olgularında ise %3-4 olguda ise ince barsak kanseri gelişim riski bulunmaktadır. Kanser riski ülseratif kolit için daha çok tüm kalın barsak bölümlerinin tutulması, Crohn için ise oldukça sorunlu seyreden hastalar için olasıdır. Bu kanser gelişim oranları da yabancı ülkelerin Amerika Birleşik Devletleri , Almanya, Danimarka gibi olgularının kanser gelişim oranlarıdır. Türkiye için sağlıklı istatistikler olmamakla beraber bu oranlarda kanser gelişimleri ile karşılaşmadığımızı da rahatlıkla belirtebilirim. Kortizon ile tedavi de amaç hastalığın mümkün olduğu oranda sakin kalmasını sağlamak ve karşılaşılabilecek tüm sorunların operasyona gitmeden çözülmesini sağlayabilmektir. Operasyondan kastedilen ise özellikle tüm kalın barsağın çıkarılarak ince barsağın makata ağızlaştırılması işlemidir. Oldukça ağır bir operasyon olmakla beraber bu operasyon gerekli ve zorunlu olduğu taktirde geciktirilmemelidir. Bu operasyonunda ciddi mrobidite kalıcı hasar ve mortalite ölüm riski yönünden iyi değerlendirilmesi ve gereğinde başvurulması gereken bir çözüm olarak akılda tutulması gerekmektedir. Yukarıda saydığım kortizon veya benzeri bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar dışında mesalazin, salazoprin gibi ilaçlar özellikle kortizonun sağladığı alevlenmeyi yatıştırıcı tedavinin sürdürülmesine yardımcı olarak kullanılmaktadırlar. Şimdiye kadar açıklamaya çalıştığım tedavi seçeneklerine ek olarak ise vücudumuzda inflamasyon iltihabi olaylarında önemli bir yer tutan tümör nekrozis faktör alfa TNF alfa olarak isimlendirilen aracı moleküle karşı geliştirilen antikor tedavi alanına girmiştir. Anti- TNF alfa iğne olarak kullanılmakta ve özellikle tüberküloz gelişim riski onbinde 8-10 ile lenfoma lenf kanseri onbinde 8-15 gelişim riski açısından dikkatli olunması gerekmektedir. Bu tedavinin etkinliği konusunda elde edilen veriler umut verici olmakla beraber kullanım alanlarının seçilmesi ise son derece önemlidir. Japonya da geliştirilen diğer bir tedavi yöntemi olarak aferez karşımıza çıkmaktadır. Aferez kelime anlamı olarak uzaklaştırma , ayırma anlamına gelmektedir. Kanın aferez işlemine tabi tutulması ise kanın bir komponetinin alınıp, geri kalanının hastaya veya donöre geri verilmesi işlemidir. Sitaferezis ise kanı oluşturan hücresel elemanlarının ayrılıp, geri kalanının hastaya veya donöre geri verilme işlemi olarak açıklanabilir. Aferez tipleri oldukça farklı etkilerde farklı kullanım alanlarında yer almaktadır. Aşağıdaki listede aferez tipleri gösterilkmektedir. • Sitaferez • Lökoferez • Eritrosit Değişimi • Trombositaferez • Terapötik Plazmaferez • Terapötik Plazma Değişimi ~ TPD • Selektif Plazma Değişimi ~ SPD • Kaskad Filtrasyon ~ CF • Duble Filtrasyon Plazmaferez DFPP • Reoferez • Immünadsorbsiyon IA ~ IgG Aferezi • Viral Eradikasyon/Uzaklaştırma • Adsorbsiyon AA • Lipid Aferezi • Ekstrakorporeal Fotoferez ~ ECP • Adsorbtif Sitaferez Aferez tarihine baktığımızda Yunanlılar ve Hintliler tarafından uygulandığına dair bilgilerimiz mevcuttur. Sık sık kan çekmek için sülük kullanan orta çağ doktorların kanısı hacamatla bir organdan zararlı maddelerin çekilebileceği şeklinde idi. Tarihte tıp çevrelerinde uygun kan alma sayısı, çekilebilecek kan miktarı, hastanın yaşına göre cevabı, mevsim ve kan alma bölgesi ile ilgili ateşli tartışmalar bilinmektedir. Bugün ise aferez uygulamaları tıbbın pek çok alanında tedavi edici olarak kullanılabilmektedir. Bu uygulamalara birkaç örnek vermek gerekirse mantar zehirlenmelerine bağlı karaciğer yetmezlikleri, vasüklitler bağışıklık sistem bozukluklarına bağlı damar iltihapları ile seyreden hastalıklar, nörolojik hastalıklardan myastenia gravis gibi farklı mekanizmalar ile gelişen birçok hastalıkta birincil tedavi ya da yardımcı tedavi seçenekleri arasında yer almaktadır. İltihabi barsak hastalıkları alanında lökositarezis uygulaması ise özellikel Japonya da elde edilen uygulamalar ile tıp literatürüne girmiştir. İltihabi barsak hastalıkları İBH uygulamalarında İnflamasyon ve/veya otoimmün yanıta neden olan lökositlerin kandan uzaklaştırıldığı vücut dışı ekstrakorporeal uygulanan bir sağaltım olarak karşımıza çıkmaktadır. İBH da kullanılan Kortikosteroid ve ilaç tedavisine refrakter olan hastalarda seçici lökosit aferezi alternatif bir tedavi olarak düşünülmektedir. İşlem esnasında hastanın kanı, bir kolondan Resimdeki cihaz geçirilerek inflamasyon ve/veya otoimmün cevaba neden olan aktifleşmiş lökositler granulosit, lenfosit, monosit spesifik olarak dolaşımdan uzaklaştırılır ve daha sonra arındırılan kan hastaya geri uygulaması Aferez uygulamasında ciddi bir yan etki olmamakla beraber uygulamanın deneyimli ellerde ve merkezde yapılması osn derece önemlidir. Hematoloji uzmanın kontrolünda gastroenteroloji uzmanınca seçilen hastalara seanslar şeklinde uygulanan bu işlemde hastanın enfeksiyon kapması için gereken her türlü titizlik gösterilmelidir. Uygulama hastane ortamında yapılırken sıklıkla sorunsuz hastalar ayaktan gidip gelebilmektedirler. İşlem 1 saat gibi kısa bir sürede sonlana bilmektedir. Daha ağır ve ciddi komplikasyonları olan hatalar hastanede yatarak tedavi görebilmektedirler. Bir olguya haftada iki kez toplam 10 seans bir diğer değişle 5 haftalık tedavi protokolleri önerilebilmekle beraber acil yanıt beklenen, süratli iyileşmesi istenen olgularda haftada 3 kez, bir diğer deyişle 3 haftalık tedavi süreleri de uygulanabilmektedir. Bu uygulamalar yaklşaık 450 senas şeklinde uygulanan 30 olgu deneyimlerimizde önemli bir yan etki veya olumsuz bir durumla karşılaşılmamıştır. Bu sevindirici olmakla beraber gösterilen titizliğin bir an bile aksatılmamsı çok daha önemlidir. Uygulamada gerek ülseratif gerekse Crohn hastalarında %75 oranında başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Bu olgular yakın izlem altında tutulmaktadırlar. Elde edilen sonuçlar ilgili kongrelerde sunulmaktadır. Türkiye’de bu denli yoğun uygulama yapılan bir merkez olarak sonuçlarımızın tıp literatürüne katkısının giderek artacağı biliminin hastalıkların sebepleri ve tedavileri alanındaki gelişmelerinden bir örnek olan lökositaferez uygulamasının İnflamatuvar Barsak hastalarının çekilmez olan yaşamlarını çekilebilir hale getiren, topluma, güncel,sosyal yaşama karışmalarını sağlayacak bir tedavi seçeneği olarak ortaya çıkışının deneyimli merkezlerde ve deneyimli ellerde uygulamasının son derece önemli olduğu şeklinde değerlendirilmesi gerektiğini hatırlatarak sağlık ve esenlikler dilerim. Prof. Dr. Hakan Yüceyar2019-09-17T112430+0300 Benzer Yazılar 3 Yorum Admin 30 Ekim 2017 at 1426 - Yanıtla Güzel anlatım, tebrikler. Admin 30 Ekim 2017 at 1427 - Yanıtla Admin 30 Ekim 2017 at 1423 - Yanıtla Kafamızdaki bütün soru işaretlerine cevap bulduğumuz çok güzel bir makale olmuş. Teşekkür ederiz hocam.
Skip to content ANASAYFA HAKKINDA KATILDIĞI TOPLANTI ve ETKİNLİKLERTEDAVİLER AferezReflüİnflamatuvar Barsak HastalıklarıKolon KanseriMide BotoksuEndoskopi Öncesi HazırlıkKolonoskopi Öncesi HazırlıkERCP-EUS Öncesi HazırlıkHelikobakter Pilori İlaç KullanımıDİĞER TEDAVİLER MAKALELER VİDEOLAR ONLINE RANDEVU ZİYARETÇİ DEFTERİ İLETİŞİM İnflamatuvar Barsak Hastalıkları İbh-Ülseratif Kolit,Crohn Hastalığı Konusunda Bilmek İstediklerimiz [Toplam 6 Ortalama Soru-1- Ülseratif kolit ÜK veya Crohn Hastalığı CH genetik hastalık ise hastanın anne veya babasında da hastalık olması gerekmez mi? Yanır-1- Her iki hastalık içinde genetik geçiş halk arasında bilinen klasik genetik hastalıklar gibi değildir. Hastanın anne veya babasından gelen genetik sorunlar çocukta ortaya çıkmış olabilir. Hastanın çocuğunda da bu hastalıklara yakalanma olasılığı artmakla beraber mutlaka hastalığın ortaya çıkması gerekmez. Soru-2- İNFLAMATUVAR BARSAK HASTALIĞI stres ile ilişkili midir? Hastalığı stres ortaya çıkarır mı? Yanıt-2- Stres İNFLAMATUVAR BARSAK HASTALIĞI da hem Ülseratif kolit hem de Crohn Hastalığı için son derece önemlidir. Tek başına her iki hastalığı ortaya çıkaran stres değildir. Streste artma veya sürekli stres altında kalma her iki hastalığın iyileşmesini zorlaştırır, iltihabi atağın şiddetlenmesine sebep olur veya ilaçların etkilerinin azalmasına sebep olabilir. Soru-3- İNFLAMATUVAR BARSAK HASTALIĞI da ilaç tedavisi hastalığı ortadan kaldırır mı? İlaçlar atakları öner mi? Yanıt-3- Mevcut ilaçlar hastalığın yatışmasını ve atak yapmasını engelleyici etkilere sahiptir. İNFLAMATUVAR BARSAK HASTALIĞI nı tamamen ortadan kaldırıcı etkileri yoktur. En etkili ilaç olarak kortizon hem Ülseratif kolit hem de Crohn Hastalığı kullanılır. Yan etkiler nedeni ile uzun süre kullanılmaz. Bazı hastalar kortizona direnç gösterebilirler. Diğer ilaçların kullanımı söz konusudur. Ne yazık ki bilinen ilaçlar hem Ülseratif kolit hem de Crohn Hastalığı hastalığı ortadan kalkmasını sağlayıcı değildir. Bununla birlikte mevcut ilaçlar ile pek çok olgu yatışarak uzun yıllar atak yaşamadan kalabilmektedirler. Soru-4- İNFLAMATUVAR BARSAK HASTALIĞI Ülseratif kolit – Crohn Hastalığı olgusu gebe kalırsa tehlikeli olur mu? Yanıt-4- Hem Ülseratif kolit hem de Crohn Hastalığı olgusu gebe kalmadan hastalığın yatışmış dönemde olmasına dikkat etmek hem Ülseratif kolit hem de Crohn Hastalığı nı %25-50 alevlenmesine sebep olabilir. Alevlenme olsa bile mevcut ilaçlar gebelikte de kullanılarak gebeliğin sağlıklı seyretmesi sağlanır. Soru-5- İNFLAMATUVAR BARSAK HASTALIĞI da anti-TNF tümör nekrozis faktör antikoru ilaçlar verem tüberküloz ve lenf kanseri lenfoma yönünden ne oranda sakıncalıdır? Yanıt-5- Verem tüberküloz yönünden risk oldukça düşüktür. Bu olasılık için Hem Ülseratif kolit hem de Crohn Hastalığı olguları 1 ay veya 9 ay boyunca verem ilaçları ile gerekli önlemler alındığı için önemli bir risk ile karşılaşmıyoruz. İstatistiki veri Türkiye ile ilgili elimizde bulunmamakla birlikte yayınlarda anti-TNF tümör nekrozis faktör antikoru kullanan olguda 8-15 arasında bildirilmektedir. A nti-TNF tümör nekrozis faktör antikoru kullanımı İNFLAMATUVAR BARSAK HASTALIĞI olgularına oranla romatoidartrit romatizima hastalarında daha sık kullanılmaktadır. Bu olgularda lenfoma riskini arttırmadığına dair yayınlar otaya çıkmakla beraber A nti-TNF tümör nekrozis faktör antikoru kullanımında 10-15 olguda rastlanıldığına dair bilgilerde bulunmaktadır. Crohn hastalığı ince barsak kanseri %3-4 , ülseratif kolit kalın barak kanseri %4-5 geliştirme riskine sahiptir. Buna rağmen Türkiye de bu orand kanser ile karşılaşılmamaktadır. A nti-TNF tümör nekrozis faktör antikoru olgularında da lenfoma rastlanması konusunda yeterli veri bulunmamaktadır. Soru-6- Ülseratif kolit hastaları kolon kalın barsak kanserine yakalanır mı? Yanıt-6 Ülseratif kolit kalın barsağı makattan anüs- rektum bölgesi başlayarak geriye doğru tüm bölümlerini tutabilir. Tüm kalın barsak kolon tutulumuna pankolit diyoruz. Pankolit tarzında tutulum 10 yıllık hastalık süresinden sonra aktif olarak devamı durumunda kalın barsak kolon kanseri tüm olguların %4-5 gibi düşük bir oranında karşımıza çıkabilir. Genetik yatkınlık üzerine gelen Ülseratif kolit hastalığı dünyada farklı coğrafi bölgelerde farklı özelliklerde seyreder. Türkiye’de Ülseratif kolit olgularında %4-5 gibi oranlarda da kolon kanseri görmüyoruz. Bu oran büyük olasılıkla bizim olgularımızın genetik farklılığı ile ilgilidir. Hastalarımızı izlerken pankolit tüm kalın barsak tutulumu olup tedavilere dirençli olgularda kolon kanser gelişim riskinde beklemeksizin tümü ile kolonun çıkarılması söz konusu olacağından kanser gelişim riski bizleri korkutmamaktadır. Hastaların bu riski düşünerek yaşamı kendilerine daha da zor hale getirmemeleri için hastalığın başlangıcında bu fikirleri ayrıntılı ve net bir şekilde paylaşmak son derece önemlidir. Soru-7- Crohn hastalığının CH kanserle ilişkisi nasıldır? Yanıt-7 – Crohn hastalığının nın ince barsak kanseri ile ilişkisi bulunmaktadır. İnce barsak tutulumu yapan aktif ve şiddetli Crohn hastalığının olgularında %3-4 oranında ince barsak kanseri gelişim riski bildirilmektedir. Genetik yatkınlık üzerine ortaya çıkan Crohn hastalığının da kanser gelişim riski ülseratif kolit olgularında olduğu gibi Türkiye’de kanser gelişim riskini dünyanın diğer farklı coğrafi bölgelerinde görülen oranlarda yüksek değildir. Neredeyse hemen hemen hiç görülmemektedir. Crohn hastalığının da bizi korkutan kanser gelişim riski değildir. Hastalığın seyretme şeklidir. Bu nedenle kanser gelişim riskini hastalığın başında hasta ile ayrıntılı bir şekilde paylaşmak hastanın takibi ve tedavinin etkinliği açısından son derece önemlidir. Soru-8- Ülseratif kolit veya Crohn hastalığında aferez yöntemi ne oranda başarılıdır? Aferez uygulamasının yan etkisi var mıdır? Yanıt-8- Aferez uzun yıllardan beri pekçok hastalık için kullanılmaktadır. Aferezi kandan zarralı odğunu düşündüğümüz değişik maddeleri, hücreleri toksinleri özel filtrelerden geçirerek uzklaştırma yöntemi olarak kısaca anlatabiliriz. Aferez bir çeşit diyaliz yöntemidir. Aferez yöntemi her iki hastalık içinde mevcut bilinen tedavi ilaçlarına ek olarak kullanılan yardımcı bir yöntemdir. Tek başına aferez etkin olmakla beraber birlikte kullanımı iledaha etkin duruma gelmektedir. Hem Ülseratif kolit hem de Crohn hastalığının seyrinde ortaya çıkan hassaslaşmış kan hücrelerinin uzaklaştırılması prensibine dayanır. Dolayısı ile barsağa karşı gelişen abartılı bağışıklık ı mekanizması ile ilgili saldırıların önüne geçilerek hastalıkların yatışması remisyona girmeleri sağlanır. Başarı oranı %60-80 arasındadır. Remisyona giren olguların diğer tedavilere duyarlılıkları artmaktadır. Şiddetli pankolitli tüm kalın barsağı tutan ülseratif kolit olgularında yoğun aferez tedavisi ile daha belirgin yararlar elde edilmektedir. son döenmde ise Crhn Hastalarında aferez yapılan olgularda ciddi orana başarı elde edildiği ile ilgili veriler gelmektedir. Aferez hastaneyey yatırılarak yapılması gereken bir tedavi şeklidir. sorun yaşanmadığı taktirde ayaktan gelerek hastanede uygulanan bir yöntemdir. Aferez uygulaması temizliğe çok dikkat edilerek yapılmalıdır. Hem Ülsertif kolit hem de Crohn olgularının enfeksiyon kapmaması sağlanmalıdır. Aferez uygulaması ısrasında kol veya kasık damarlarından kan laınarak cihazdan geçirilip hastaya tekrar geri verilirken hafif tansiyon düşüklülkleri yaşanabilir. Aferez de her hastaya her senasta ayrı setler kullanılmaktadır. Tansiyon düşüklüğü dışında ciddi bir sorun ile karşılaşmadığımız belirtebilirim. Soru-9- Hücre nakli ile Crohn hastalığı veya ülseratif kolit tedavisi mümkün mü? Yanıt-9- Hücre nakli mesenkimalstromal hücre transplantasyonu ile özellikle Crohn hastalığında başarılı sonuçlar alındığı bildirilmektedir. Türkiye de henüz uygulanmamaktadır. Özellikle anti-TNF tedaviye dirençli ve fistül ile seyreden Crohn hastalarında uygulandığı bildirilmektedir. Bununla birlikte henüz yöntemin etkinliği ve güvenilirliği konusunda ek çalışmalara gereksinim olduğu bildirilmektedir. Yakın gelecekte olmamakla beraber belirli bir süre içinde etkin bir tedavi olarak ortaya çıkması olasıdır. Soru-10- Ülseratif kolit veya Crohn hastalığında diyet nasıl olmalıdır? Yanıt-10- hem Ülseratif kolit hem de Crohn Hastalığı hastalık için aktif dönemde diyet önemlidir. Diyare ishal şiddetli karın ağrısı, bulantı-kusma gibi yakınmaların olduğu dönemde süt alınması uygun değildir. Bu dönemde acı, ekşi, baharat kullanımı sakıncalıdır. İshal döneminde tatlı yenmesi ishali arttırır. Daha çok çorba,yoğurt, ayran, su, ekmek, patates püresi, makarna gibi hafif yiyeceklerin alınması uygundur. Soru-11 Yiyecekler ülseratif kolit ve Crohn hastalığının ortaya çıkışında hangi oranda etkili olurlar? Yanıt-11 Gıdaların hangi tohumlar kullanılarak üretildiğini, hangi ortamlarda yetiştirildiğini, hangi sulama sistemleri suların içeriğinde neler barındırdığını ile sulandığını, hangi gübreleme yöntemleri ile üretimlerine katkıda bulunulduğunu kaydeden ve tüketiciye ulaştıran bir sisteme sahip değiliz. Bu ve benzeri nedenler ile ne yediğimizi ve ne içtiğimizi bilmez durumdayız. Gıdaların bu özelliklerinin ise sağlığımız ile yakın ilişkili olduğunu bilmemize rağmen hangi ürünü alıp alamayacağımız konusunda bilgi sahibi değiliz. Hem ülseratif hem de Crohn hastalığı genetik yatkınlık üzerine tetiği çeken bir mekanizma ile ortaya çıkmaktadırlar. Gıdaların içeriğinde yer alan pek çok allerjen yapıdaki faktörün bu hastalıkları ortaya çıkarma olasılıkları yüksek olması nedeni ile tükettiklerimiz hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olmamız gerekli ve zorunludur. Su içerken içinde istenmeyen arsenik, kurşun vb. ağır metallerin bulunduğunu bilinmesi ne denli önemli ise fosseptik karışmış suların kullanımı ile yetiştirilmiş ürünlerin tüketiminin ne denli zararlı olabileceği bilinmektedir. Madencilik faaliyetlerinin yaygınlaştığı ortamlarda altın vb. madenlerin çıkarılması için kullanılan zararlı maddelerin sulara karışarak tarlalara, bağlara, bahçelere ne oranda gelerek yetiştirilen ürünleri etkilediğini değerlendirmemiz gerekiyor. Bu nedenler ile hem Ülseratif kolit hem de Crohn Hastalığında olgular beslenmelerine dikkat etmelidirler derken hepimizin aynı oranlarda beslenmemeize dikkat etmemiz gerektiğini söylemeliyiz. Soru-12- Hem ülseratif hem de Crohn hastalığı olgularının hiç tüketmememleri gereken gıdalar var mıdır? Yanıt-12 Aktif dönem dışında özel bir yasak her iki hastalık için bulunmamaktadır. Bu sçylem şu şekilde algılanmaktadır. Her türlü gıda tüketilebileceğine göre her ortamda tüketilmeye çalışılmaktadır. Örneğin çorba yasak değil dediğimizde ev dışında kullanılan çorba malzemelerini, kullanılan yağı, kullanıla baharat çeşidini bilmediğimiz bir çorba ishali başlatıcı bir etki ortaya çıkarabilir. Köfte yasak değil dediğimizde hasta kendi evinde bildiği malzeme ile yaptığı köfte yerine, bilmediği kıyma, bilmediği katkı, bilmediği baharat, bilmediği yağ ile yapılan köfteyi yediğinde kolit atağını şiddetle başlatabilir. Dondurma her iki hastalık içinde aktif dönem dışında yasak değildir. Taze yapılmayan hazır dondurmanın yendiğini düşünelim. Bu hazır dpndurmanın saklandığı buzdolabının elektriğinin uzunca bir sğre kesildiğini ve eriyen dondurmanın bu süre sonunda tekrar çalıştırılan buzdolabında saklanmaya devam edildiğini ve satıldığını düşünelim. Bu dondurmanın içinde birçok bakterinin çoğalma olasılığı çok yüksektir. Yenildikten sonra ise hastada son derece şiddetli kolit ataklarını başlatabilir. Bu nedenler ile yasak yok anlayışı ile her tür gıdanın tüketilmesinden ziyade dikkatli ve her sağlığına dikkat etmesi gereken kişinin uyması gereken kurallara uymak gerekecektir Soru-13- Ülseratif kolit ve Crohn hastaları sigara kullanmalı mıdır? Yant-13 Geçen 10-15 yıllık sürede bazı doktorlar özellikle ülseratif kolit olguları sigara kullanıyorlar ise devam etmeleri gerektiğinin ileri sürmüşlerdir. .Daha ileri gidenler ise hastaların sigaraya başlamalarını ya da nikotin bantları kullanmalarını önermişlerdir. Bu görüşlerin tümümün yanlış olduğu belirlenmiştir. Sigaranın özellikle her iki hastalık için zararlı olduğu bilinmektedir. Özellikle operasyon olma olasılıkları nedeni ile hem Ülseratif kolit hem de Crohn Hastalığı içinde sigara kullanımının zararlı olduğu ve mümkün olan en kısa zamanda hastaların bırakması gerektiği hastalara ayrıntılı olarak anlatılmalıdır. Soru-14- Ülseratif kolit ve Crohn hastaları ara sıra alkol alabilirler mi? Ynıt-14- Alkolün zararları bilinmektedir. Her iki hastalık için özellikle anüs, rektum ve sigmoid bölgeleri makat ve makata yakın kalın barsak hastalığa tutuldukları zaman alkol alımında bu bölgelerde kanın göllenmesine ve hastalığın daha şiddetli alevlenmelerine sebep olabilir. Kalın ve ince batsak tutulumlarında da aktif dönemde alkol kullanımı sakıncalıdır. Remisyon yatışma dönemlerinde ise mayalı olmayan alkol tüketimi sosyal içicilik seviyesinde ciddi bir sakınca taşımamaktadır. Nası olsa dokunmuyor düşüncesi ile haftada bir kez veya on günde bir kez alkol kullanımını sıklaştırmamak daha akılcıdır. Soru-15 -Ülseratif kolit ve Crohn hastalığında operasyon ne aman ve kim için uygulanmalıdır? Yanıt–15 hem Ülseratif kolit hem de Crohn Hastalığında tıbbi tedavi ile ciddi başarılar elde edilebilmekte iken hastalık tamamen ortadan kalmamaktadır. Crohn Hastalarında da operasyon ancak darlık, delinme, kanama, fistül gibi komplikasyonalrada operasyon düşünülmektedir. Crohn Hastalarında barsağın tümden alınması gerek ince barsak gerekse kalın barsak için söz konusu değildir. ancak bu komplikasyonlarda zorunluluk nedeni ile komplikasyon bölgesine sınırlı operasyonlar düşünülür. Operasyon sonrası ise hastalıkla iligli tıbbi tedaviler sürüdürülmelidir. Ülseratif kolit olgularında ise tüm kalın barsak tutulumu pankolit olduğu durunlarda, kanser gelişim riskinde, delinme, kanama gibi komplikasyonlarda operasyon Dr. Hakan Yüceyar2019-09-17T112006+0300 Benzer Yazılar
Ülseratif kolit Tedavi sonrası komplikasyonlar Tedavi Tedavinin yan etkileri Tedavi Ülseratif kolit kullanılan ilaçlar ve cerrahi tekniklerin tedavisi için. İkincisi genellikle akut inflamasyon ve hayatı tehdit eden komplikasyonlara kullanılır. Ülseratif kolit hastalarında alevlenmeleri birkaç yıl birkaç ay sürer remisyon süreleri, takip etmektedir. Karın ağrısı, kanama ve ishal gelişmiş alevlenmeler sırasında. Remisyon genellikle tedaviden sonra ortaya çıkar, ama bazen kendiliğinden olur. Ülseratif kolit tamamen ilaçlar ile tedavi edilemez. Tıbbi tedavi hedefleri Arayan remisyon Kaydet remisyon Tedavinin yan etkileri en aza indirmek için, Yaşam kalitesini artırmak için Kanser riskini azaltmak için Anti-enflamatuar ilaçlar ve immünomodülatörler kullanılarak tedavi sırasında İmmünomodülatörler Vücudun koruyucu güçleri ile bir sözleşme . Anti-enflamatuar ilaçlar arasında en sık kullanılmaktadır Doku iltihabı ile doğrudan temas etkili nabolee örneğin sülfasalazin, olsalazin ve mesalamin olarak noktası 5-ASA bileşikleri, Kortikosteroidler gibi sistemik bir anti-enflamatuar ilaçlar, etkilenen alanlar ile doğrudan temas olmadan inflamasyonu azaltmak İmmünomodülatörler - Bağışıklık sistemini baskılayan bir ilâç Bağışıklık sistemi - nasıl çalışır? inflamatuar süreçlere katılan proteinlerin üretimini bağışıklık hücrelerinin miktarını azaltarak veya önleyerek gövde. Hasta diğer ilaçlar yardım etmez Bu ajanlar genellikle, ülseratif kolit, akut biçimlerinde kullanılmaktadır. 5-ASA bileşikleri, 5-aminosalisilik asit, aspirin kimyasal bileşimi benzer. Bununla birlikte, ilaç kullanılır yıllardır, asetilsalisilik asit, ülseratif kolit tedavisi için uygun değildir. Bileşikler 5-aminosalisilik asit, aksine, etkilenen alanlar doğrudan, yani, nokta uygulandığında hastalığın tedavisinde çok etkili olabilir. Azulfidin Uzun yıllar Sülfasalazin Azulfidine başarılı bir şekilde ülseratif kolitin formları hafif ila orta hastalarda remisyonu için kullanılmıştır. Çağrı remisyon intestinal inflamasyon ve hastalığın belirtilerini giderme azaltmak anlamına gelir. Sülfasalazin remisyon korunması için uzun vadeli terapide kullanılmaktadır. Verimlilik sülfosalazin dozajına bağlıdır - özellikle remisyon için, oldukça büyük bir doz gerektirir. Bazı hastalarda, daha yüksek dozlar ciddi ishale neden olur. Eğer gıda ile ilaç almak Bazen bu etki çok değil; enterik kapsül mide rahatsızlığı neden olmaz genellikle aynı zamanda. Asacol Tabletler Asacol mesalamin ve akrilik kabuk oluşur. Kabuk küçük bağırsağa ulaşmadan önce 5-aminosalisilik asit çözünmesi için izin vermez. Tablet ileum ve kolon ulaştığında, kabuk erir ve bağırsak içine 5-ASA. Ülseratif kolitin hafif veya orta semptomları olan hastalarda Asacol neden remisyon. Aynı zamanda, bir remisyon korumak için kullanılır. Remisyon Asacol indüksiyonu için önerilen doz - 400 mg 2 tablet günde üç kez. Remisyon bakımı için günde iki kez aynı iki tablet alınmalıdır. Bazı durumlarda, önerilen dozu, daha yüksek olabilir. Ülseratif kolit tedavisinde kullanılan diğer 5-ASA bileşikleri arasında şunlar vardır Lialda, Apriso, PENTASA ve diğer ilaçlar. 5-ASA bileşikleri yan etkileri Genel olarak, oldukça güvenli ilaçlar olmakla birlikte, aspirin alerjisi olanlar kaçınmalısınız. Nadir durumlarda, bu ilaçlar böbreklerde iltihabı neden olabilir Böbreğin iltihabı - acı acı yok ; Zaten böbrek hastalığı olan hastalar, sen son derece dikkatli bu ilaçları almak gerekir. Tedavi öncesi, bu böbreklerin işlevini kontrol edilmesi tavsiye edilir. Bu ilaçların, çok şiddetli diyare, kramp ve karın ağrısı gibi yan etkilere neden durumlar vardır Karın ağrısı Çeşitleri ve Belirtileri , Ateş, cilt döküntüleri ve şiddetli zayıflık. Bu reaksiyon, 5-ASA bileşikleri alerji neden olduğu düşünülmektedir. Sistemik kortikosteroidler Kortikosteroid tedavisi etkilenen doku ilaçlar doğrudan temas gerektirmiyorsa. Oral kortikosteroidler etkili bir anti-enflamatuar etkiye sahiptirler. Kritik durumlarda, kortikosteroidler intravenöz olarak tatbik edilir. Onlar 5-ASA bileşiklerden daha hızlıdır. Hastaların çoğu tedavi başladıktan sonra bir kaç gün içinde rahatlama hissediyorum, ama kortikosteroidler remisyon bakım için uygun değildir. Ülseratif kolit - stres değil sorumlu olduğu - Diyet 13 Ağustos 2009 Ülseratif kolit - Stres sorumlu değildir Belirtileri Tedavi Alternatif Tedavi Tedavi halk ilaçları Diyet Ülseratif kolit Diyet ve beslenme Eğer ülseratif kolit varsa, muhtemelen onun belirtileri tetikler hangi gıdalar biliyorum. Eğer diyet bu gıdalar hariç eğer belirgin semptomları azaltabilir. Buna ek olarak, son çalışmalar, bazı ürünler bile bağırsak inflamasyonu azaltabilir göstermiştir. Ne Gıda ülseratif kolit için yararlıdır? Ülseratif kolit için diyet protein, kompleks karbonhidratlar, tam tahıllı gıdalar ve sağlıklı yağlardan zengin olması gerekir. Böyle bir diyet gerekli enerjiyi sağlayacaktır ve sağlığı korumak olacaktır. Et, balık ve süt ürünleri sen laktoz sürece intoleransı, ekmek, meyve ve sebze yiyin gereklidir; Bu yağ, özellikle sebze önlemek için gerekli değildir. Vejetaryenler, soya ve baklagiller gibi süt ve bitkisel gıdalar gerekli besinleri alabilirsiniz. Hangi gıdalar ülseratif kolit kaçınılmalıdır? Uzmanlar gıda inflamasyon ana katalizör olmadığını söylüyorlar, ancak bazı ürünler onları daha yoğun hale getirebilir. Bazı insanlarda, ishal ve karın krampları aynı diğer nedeni taze meyve ve sebze oluşur, kafein sonra yükseltmek. Düşük glisemik indeksli besinleri tüketmek de ülseratif kolit belirtileri kontrol etmenize yardımcı olur. Çoğu zaman ürünlerin aşağıdaki belirtilerden alevlenme neden Alkol Kafein Gazlı içecekler Süt ürünleri laktoz intoleransı Kuru fasulye Kurutulmuş meyveler Sülfür ya da sülfat içeren ürünler Tabasko Flesh Kuruyemiş Popcorn Şekersiz sakız ve tatlılar sorbitol ile ürünler Çiğ sebze Rafine şeker Farklı tohumlar Gıdalar durumu kötüleştirebilir hangi anlamak için bir günlük yiyecek almak için tavsiye edilir. Küçük bir defter taşıyın ve en kısa sürede kötü hissediyorum herhangi bir ürünün kullanımından sonra olduğu gibi, "şüpheliler" adını yazınız. Aynı ürün birkaç kez belirtilerin kötüleşmesine neden olacaksa, belki vermek ya da tüketimini kısıtlamak gerekir. Bu onların durumunu kontrol etmenizi sağlar; Etkin bir hayat, spor kurşun ve ishal bir saldırı sürpriz sizi yakalar korkusuyla kurtulmak eğer arkadaşlar edinmek için daha kolay olacaktır. Başka ne ülseratif kolit beslenme hakkında bilmeniz gereken? Ülseratif kolit hastalar genellikle kilo. Birçok hastada besin ciddi bir eksikliği var. Ishal nöbetleri Uzun malnütrisyon, anemi ve önemli bir düşüş kuvvetlerine yol açabilir. Bu nedenle, ciddi dahil olmak üzere çeşitli sağlık sorunları vardır. Bu nedenle, dikkatle, genel sağlığını izlemek düzenli muayene geçmesi ve beslenme takviyeleri almak gerekir Gıda katkı maddeleri - temel sınıflandırma . Onların semptomları hafifletmek için yapmanız gereken yaşam tarzı değişiklikleri konusunda doktorunuzla konuşun. Ülseratif kolit semptomları Ülseratif kolit, - bir enflamatuar bağırsak hastalığı İnflamatuvar Bağırsak Hastalığı Belirtileri ve Tedavisi Bazen çok acı. Onun belirtileri çok tatsız ve ağır vakalarda yaşam kalitesini ciddi bozabilir.
“İnflamatuar bağırsak hastalığı İBH” adıyla tanımlanan ülseratif kolit ve Crohn hastalığı, gizemli şekilde meydana geliyor. Bu hastalıkların bilinmeyen sebepler ve ortak şikâyetlerden dolayı birbirleri ile ilişkili olduğunu belirten uzmanlar, bağırsak hastalıklarından korunmak için dengeli beslenme ve gereksiz antibiyotik kullanımından uzak durulmasının altını çizdi. Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Şerafettin Özer, ülseratif kolit ve Crohn hastalığına dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Op. Dr. Şerafettin Özer, “Ülseratif kolit ÜK ve Crohn hastalığı CH adındaki iki gizemli hastalık öne çıkar ve inflamatuar bağırsak hastalığı İBH adıyla tanımlanır” diyerek, bu hastalıkların bilinmeyen bir sebep ve gelişim, ortak şikâyetler ve çakışan yapısal özellikler dolayısı ile birbirleri ile ilişkili olduğunu belirtti. ÜLSERATİF KOLİT, DAHA ÇOK GELİŞMİŞ ÜLKELERDE GÖRÜLÜYOR Ülseratif kolitin daha çok gelişmiş ülkelerde görüldüğünü belirten Özer, “Hastalığın aktivitesinde mevsimsel değişiklikler görülmektedir ve başlangıçları ile nüksleri Ağustos ve Ocak aylarında daha fazladır. Her ne kadar ülseratif kolitin nedeni bilinmese de endüstrileşmiş ülkelerdeki sıklığı ve düşük risk alanlarından yüksek risk alanlarına geçenlerdeki görülme artışı çevresel etkileri düşündürmektedir. Liften fakir diyet, kimyasal gıda katkıları, rafine şekerler ve inek sütünün yatkınlık oluşturduğu düşünülmektedir. Ancak bunların kesin rolü ortaya konmamıştır” dedi. AİLE HİKAYESİ, BÜYÜK ROL OYNUYOR Aile hikâyesinin bu hastalıklar için en önemli risk faktörleri olduğunu söyleyen Şerafettin Özer, “Hem ÜK hem de CH oral kontraseptif kullanan kadınlarda, kullanılmayanlardan daha sıktır” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü “Klinik Bulgular ÜK ve CH sıklıkla benzer bulgular verir. Her ikisi de ishal ve yapışkan salgı ile ortaya çıkabilir. Makattan kanama CH’da görülse de ÜK’te daha sıktır. Birdenbire başlayan ÜK de hastalar karın ağrısından şikâyet etseler de CH’daki kadar ağır değildir. Perional hastalıklar ÜK’da nadirken, CH’nın tek bulgusu olabilir. CH’dafissür, fistül, apse gibi hastalıklar daha sık oluşur. ÜLSERATİF KOLİT, KOLOKTERAL KANSERE YOL AÇIYOR Bağırsakların inflamatuvar bağırsak hastalığı İBH tanısı için kalan ve rektumun bağırsak endoskopik muayenesi esastır. ÜK’in en önemli sonuçlarından bir tanesi kolorektal kanser gelişmesidir. En önemli risk faktörleri; uzun süreli hastalık ve inflamasyon ciddiyeti olmaktadır. Kanser riski hastalığın süresiyle artmaktadır. 25 yılda %25’e, 40 yılda %65’e ulaşmaktadır. Ülseratif kolitin medikal tedavisi çok gelişim göstermiştir. Aminosalisilatlar, kortikosteroidler, immünomodülatörler, biyolojikler gibi tedavi grupları akut kolit ataklarının bakım etkinliğini ve kronik idamesini belirgin olarak ilerletmişlerdir. Tedaviye direnç, kolonda displazi-karsinom, masif kolonik kanama, toksik megakolon durumlarında cerrahi tedavi endikasyonu ortaya çıkar. CROHM KOLİTİ BELİRTİLERİ KARIN AĞRISI, İSHAL VE KİLO KAYBI “Crohn kolitinde CH en çok kabul görülen üç teori; enjeksiyöz ajanlara yanıt, antijenlere maruziyeti artıran defektif mukoza ve yenilen besinleri anormal konak cevabıdır” diyen Op. Dr. Şerafettin Özer, “Burada en çok dikkat edilmesi gereken doğal olmayan yapısı bozulmuş endüstiriyel besin olarak sunulmuş maddelerdir. Sigaranın da CH için bir risk faktörü olduğu görülmektedir, oral kontraseptif kullanımı riski artırmaktadır. Karakteristik belirti üçlüsü; karın ağrısı, ishal ve kilo kaybıdır. Sıklıkla viral gastroenterit veya irritabl belirtiler; iştahsızlık, ateş ve tekrarlayan aftöz ülserlerdir. Anüste fistül, fissür, ödemli çilt kalıntıları varlığı CH tanısını da düşündürmektedir. Tanısında klinik, kolonoskopi ve radyografi gibi tanısal incelemelerin kombine yapılması önemlidir” şeklinde konuştu. BAĞIRSAK HASTALIKLARINDAN KORUNMAK İÇİN BU ÖNERİLERE DİKKAT! Op. Dr. Şerafettin Özer, “Crohn kolitinin tedavisinde medikal tedavi daha ön plandadır. Tedavi hastalığın şiddetine göre, akut hastalığın tedavisi ve idame tedavisi olarak düzenlenmektedir. Tedaviye direnç, bağırsak tıkanıklığı, karın içi apse, fistüller, fulminan kolit, toksik megakolon, masif kanama, kanser, büyüme geriliği gibi durumlarda cerrahi tedavi endikasyonu doğmaktadır” diyerek, Bağırsak hastalıklarından korunma için dikkat edilecek tedbirleri şu şekilde sıraladı 1.”Doğal, dengeli gıda alımı antibiyotik kullanmama katkılı, yapısı bozulmuş gıda diye sunulan yiyeceklerden uzak durulması çekinilmemesi erkenden hekime, sağlık kuruluşuna başvurma ile erken tanı ve takibin ihmal edilmeden yapılmasına özen gösterilmesi.”
Ülseratif kolit gebe kalmaya engel midir? Gebeliği etkiler mi? Gebelikte ilaç kullanılabilir mi? Hastalığın aktif olduğu dönemde gebe kalınmaması önerilir. Gebelik sırasında yarı yarıya hastalık alevlenebilir, ya da iyileşebilir. Bazı hastalarda doğumu takiben birkaç hafta içinde alevlenme olabilir. Bağışıklık sistemini etkileyen Azothioprine Imuran tedavisi almakta olan hastalar gebe kalmaktan kaçınmalıdır. Bunun için doğum kontrol hapları alınabilir. Bu ilaçların hastalık üzerine kötü etkisi yoktur. Sulfasalazine Salozoprin, meselazine Salofalk gibi ilaçlar gebelik sırasında, emniyetle kullanılabilir. Gebelik sırasında hastalığın alevlenmesi halinde lavman yolu ile veya ağızdan kortizon kullanmak gerekebilir. Kortizonun anne karnındaki bebeğe zararlı etkisi gösterilmemiştir. Bununla birlikte yüksek dozda kortizon hapları almakta olan hastaların bebeğini emzirmemesi önerilir. Ülseratif kolit gebe kalmanızı ya da sağlıklı bebek sahibi olmanızı engellemez. Hamilelik ve doğum sırasındaki riskiniz, normal kişilerden farklı değildir. [daha geniş bilgi için] Ülseratif kolit hastanın çocuğuna geçer mi? Ülseratif kolit anne, babadan çocuklarına geçen bir hastalık değildir. Bununla birlikte, aynı aile içinde birden fazla hasta birey bulunabilir. Hastanın çocuğunda ülseratif kolit olması düşük olasılıktır. Stress ya da başka faktörler ülseratif kolit oluşmasına veya hastalığın alevlenmesine yol açar mı? Hayır. Bazı hastalarda stresli dönemlerde hastalığın alevlendiği görülürse de, genellikle stres ile aktivasyon arasında belirgin bir ilişki yoktur. Barsak infeksiyonları örneğin; amip infeksiyonu soğuk, gripal infeksiyon, antibiyotikler ve muhtemelen ağrı kesici ilaçlar hastalığın alevlenmesini tetikleyebilir. Ülseratif kolit bulaşıcı bir hastalık mıdır? Hayır. Ülseratif kolit bir infeksiyon hastalığı değildir. Hasta, hastalığını çevresindeki insanlara bulaştırmaz. Kirli su ya da çiğ sebze ve meyve ile oluşan bazı barsak infeksiyonlarında ülseratif kolitli hastadaki şikayetlere benzer belirtiler olur. Bu infeksiyöz barsak hastalıkları dışkı incelemeleri ile ülseratif kolitten ayırtedilir. Ülseratif kolitin nedenleri nedir? Ülseratif kolitin nedeni bilinmemektedir. Gıda içerisinde alınan çeşitli maddeler, bakteri, bakteri toksinleri, viruslar hastalığın ortaya çıkmasında rol oynayabilir. Ancak sorumlu hiçbir gıda maddesi veya mikroorganizma bulunmuş değildir. Etken ne olursa olsun, bu zararlı faktöre karşı barsak mukozasında cevap olarak iltihap hücreleri artar, inflamasyon ve ülserler gelişir. Bugün için tedavide kullanılan ilaçlar; hastalığın nedeni bilinmediği için, sebebe yönelik değil, iltihabın gerilemesini sağlayan anti-inflamatuvar ilaçlardır. Ülseratif Kolit Nedir? Ülseratif kolit bir kalın barsak kolon hastalığıdır. Kalın barsak ince barsaktan sonraki barsak bölümüdür. İnce barsak, alınan besinlerin sindirildiği ve emildiği barsak kısmıdır. İnce barsakta emilmeyen posalı gıda kalın barsakta depolanır, içindeki suyun büyük bir kısmı burada emilir. Böylece katılaşan feçes, kalın barsağın hareketleri ile barsağın son bölümü olan rektuma gelir ve anüsten makat dışarıya atılır. Ülseratif kolit, kolonun iç yüzünü döşeyen tabakanın mukoza hastalığıdır. Mukozada iltihap ve kanayan yaralar ülser yapar. Hastaların hemen hepsinde barsağın son bölümü rektum hastadır. Bazı hastalarda kalın barsağın daha büyük bir kısmı hastadır. Bazı hastalarda da bütün kolon hastadır. Yani hastalığın yaygınlığı hastadan hastaya değişir. Hastaların bir kısmında başlangıç döneminde kabızlık olabilirse de, genellikle ishal vardır. Feçes kanlıdır, kanla birlikte mukus denilen parlak, kaygan barsak salgısı ve cerahat de feçes içinde görülür. Ülseratif kolit; kronik, süregen bir hastalıktır. Yıllarca devam eder. Tedavi ile hastanın şikayetleri ve barsaktaki hastalık hali düzelir. Ancak zaman zaman tekrarlamalar gösterir. Hastanın ilaçlarını doktor kontrolü altında sürekli kullanması gerekir. Ülseratif kolit hastanın aile yaşamını etkiler mi? Ülseratif kolit, erken çocukluk çağından 80 yaşına kadar herhangi bir yaşta başlayabilirse de, genellikle ilk kez 20-40 yaşları arasında ortaya çıkar. Bu yaşlar kişinin meslek edinme, evlenme, ev kurma, çocuklarını yetiştirme çabalarını yoğun olarak yaşadığı yaşlardır. Bu dönemde kişinin sağlığının iyi olması çok önemlidir. Kronik tekrarlayıcı özelliği olan bazı hastalıklarda olduğu gibi, bu hastalıkta da hastanın eşi, ailesinin sevgi ve anlayışı hastalığın yarattığı zorlukları göğüslemesinde yardımcı olacaktır. Ülseratif kolit nasıl teşhis edilir? Hastanın hikayesinde kalın barsaktan olan kanama, birlikte olan ishal kabız da olabilir ve karın ağrısı ülseratif kolit olabileceği şüphesini doğurur. Yapılan dışkı ve kan tetkikleri ile barsak infeksiyonu olmadığı anlaşıldıktan sonra teşhisi kesinleştirmek için kolonoskopi yapılması gereklidir. Kolonoskopi, kolonoskop adı verilen yumuşak, bükülebilir, ucundan ışık veren özel aletlerle, bu konuda özel eğitim görmüş doktorlar tarafından yapılır. Kolonoskopla makattan girilerek bütün kalın barsağın iç yüzeyi gözle görülerek incelenir. Hastalığa özel bulgular saptanır. Hastalığın şiddet derecesi ve barsaktaki yaygınlığı belirlenir. Kolonoskopi sırasında barsak mukozasından alınan minik bir parçanın biyopsi mikroskop altında incelenmesi ile teşhis kesinleştirilir. Yine hastalığa ait bulguların saptanması amacıyla barsak filmi çekilir. Gerek barsak filmi gerekse kolonoskopi hastanın takibi sırasında doktorun gerekli gördüğü zamanlarda tekrarlanır. Ülseratif kolit kanser midir? Ülseratif kolitli hastada barsak kanseri olur mu? Ülseratif kolit kanser değildir. Kanser; vücudun herhangi bir yerinde kontrol edilemeyen aşırı büyümedir. Ülseratif kolit tamamen farklı, iltihabi barsak hastalığıdır. Ülseratif kolitli hastaların az bir kısmında, ileriki yıllarda, normal insanlara göre artmış kanser riski vardır. Özellikle tüm kolonun hasta olduğu ve hastalığın 10 yıldan daha fazla süredir mevcut olduğu hastalarda risk söz konusudur. Bu nedenle hastaların doktor kontrolü altında bulunmaları gerekir. Barsağın yalnızca bir bölümünü tutan hastalık barsağın tümüne yayılabilir mi? Hastalığın alevlendiği dönemlerde, hasta olan barsak kısmı genellikle hep aynıdır. Bazen hastalığın yaygınlığında azalma olur. Bazen de, şiddetli ataklarla birlikte yaygınlığı artabilir. Ülseratif kolit tedavi edilebilir mi? Evet, tedavi edilebilir. Tedavide ağız yolu ile verilen haplar veya makatdan barsak içine uygulanan lavman veya fitil şeklinde ilaçlar kullanılır. Ancak hastalığı tamamıyle yok eden bir tedavi şekli yoktur. Özellikle tedavinin kısa sürede kesilmesiyle hastalık yeniden alevlenir. Bu nedenle tedavinin uzun süre hayat boyu olması gerekir. Bu şekilde hastalığın yeniden aktivasyonu önlenmiş olur. Yine de tedavi altında dahi, hastaların az bir kısmında hastalığın alevlenmesi olasıdır. Hastalığın tamamen ortadan kalkması, ancak hasta barsağın ameliyatla çıkarılması ile mümkün olur Ülseratif kolit tamamen iyileşebilir mi? Hastalığın belirti ve bulguları yıllarca, hatta tedavi verilmeksizin hayat boyu ortadan kaybolabilir. Hastaların büyük bir kısmında ise, ne yazık ki dönem dönem alevlenmeler göstererek seyreder. Ülseratif kolitin tedavisinde diyetin yeri var mıdır? Ülseratif kolit tedavisinde özel diyetlerin çok az rolü vardır. Hastalığa neden olan ya da şiddetlendiren belirlenmiş herhangi bir diyet yoktur. Tedaviye iyi cevap vermeyen bazı hastalarda, süt ve sütlü gıdanın diyetten çıkarılması ile önemli ölçüde iyileşme olmaktadır. Ülseratif kolitde ameliyat tedavisi gerekir mi? Hangi hallerde gerekir? Kalın barsağın tümünü yada büyük kısmını ameliyatla çıkartmak gerekebilir. Ameliyatı gerektiren durumlar şunlardır Yoğun ilaç tedavisine rağmen iyileşmeyen, barsak felci veya delinme riski taşıyan çok şiddetli aktivasyon olması. Yıllarca sık tekrarlayan ataklar nedeniyle hastanın iyileşmemesi. Özellikle kalın barsağın büyük kısmı, ya da tümü hasta olanların tedaviyle hızlı düzelmemeleri. Vücudun diğer organlarında da göz, deri, eklem iltihabi hastalığın sık sık tekrarlaması. Kalın barsakta kanser gelişme riskinin belirmesi. Tedavide kullanılan ilaçların yan etkileri nelerdir? Kortikosteroidler Deltakortril, Ultralan, vb Akut ülseratif kolit ataklarının tedavisinde kullanılan bu ilaçlar yüzde yuvarlaklaşma, iştah artışı, ruhsal durumda değişikliklere yol açabilir. Yüksek dozda kortizon kullanımı kemiklerden kalsiyum kaybı, cilt ve kaslarda erime, hipertansiyon, geçici şeker hastalığı gibi olumsuz etkiler oluşturacağından doktorunuz uzun süreli yüksek doz kortikosteroid kullanımından kaçınacaktır. Kortikosteroid lavman ve köpükler Bu preperatlar genellikle önemli yan etkiye yol açmamaktadır. Sulphasalazine Salozopyrin Genellikle önemli bir yan etki olmaz. Bazı hastalarda döküntü, baş ağrıları, bulantı, mide ağrıları ve kansızlığa yol açabilir. Bu ilaç yaklaşık 40 yıldır kullanımda bulunmaktadır ve aylar, yıllar süren kullanımları güvenli bulunmuştur. Erkeklerde bazen sperm sayısını azalttığı için çocuk sahibi olmayı engeller. Ancak bu geçici bir durumdur. İlacın kesilmesini takip eden 3 ay içinde normale döner. Sulphasalazine kullanımı sırasında idrar hafif turuncu renk alabilir, herhangi bir önem taşımamaktadır. Mesalazine ve diğer 5-ASA ilaçları Salofalk, Dipentum, vb Bu ilaçlar etki açısından sulphasalazine benzer ancak sulphonamide kısmının olmayışı nedeniyle yan etkilerle daha az karşılaşılmasını sağlamaktadır. İshal, baş ağrısı ve deri döküntüleri görülebilir. Azathioptin Imuran Bağışıklık sistemini etkileyen bu ilaç idame tedavisi sırasında bulantı, grip benzeri yakınmalar veya karın ağrısına yol açabilir. Kan hücrelerinde de düşüklük yapabileceğinden ilacın kullanımı sırasında kan sayımlarının düzenli olarak takip edilmesi önerilmektedir.
ülseratif kolit iğne tedavisi yan etkileri