🌜 Tanzimat 1 Dönem Sanatçıları Ve Eserleri

57fY. 3 Kasım 1839 yılında ilan edilen Gülhane Hattı Hümayunu’ndan yani daha bilinen adıyla Tanzimat Fermanı’ndan sonra 1839-1860 tarihleri arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun kapılarını Batı medeniyetine ardına kadar açtığı ve bu hususta hiçbir kontrol ve gümrük işleminin yapılmadığı bir dönemdir. Tanzimat Dönemi edebiyatı Tanzimat Dönemi Edebiyatına GirişTürk Edebiyatı, 1850’li yıllara kadar tamamen İslam uygarlığının etkisinde doğan ve gelişen altı yüzyıllık divan edebiyatı ve kısmen de halk edebiyatı geleneğiyle ürünlerini veriyordu. Edebiyatımız 1850’li yıllardan itibaren ise yavaş yavaş bu edebiyat geleneklerini terk ederek Batılı bir kimliğe bürünmeye İmparatorluğu’nda Batılılaşma yolunda ilk adım, askeri mağlubiyetlerin önünü alabilmek ve Batıyı yakından tanıyıp ondan yararlanmak amacıyla Lale Devrinde atılır. Lale Devrinden bir asır sonra 3 Kasım 1839’da ilan edilen “Tanzimat Fermanı” yani diğer adıyla “Gülhane Hattı Hümayunu” ise Osmanlı İmparatorluğu’nun Batının üstünlüğünü her alanda artık kesinlikle kabul ettiğini ve bundan sonra çağdaş Batı medeniyetini örnek alacağını bütün ülkeye ve dünyaya resmen ilan eden ilk yazılı belgedir. Halkın tepkisinden çekinen Devlet, fermanda Batıyı örnek almaya başlayacağından ve bundan sonra devlet düzeninin Batılı ülkeler gibi olacağından söz etmekten özellikle kaçınmıştır. Bu yüzden Batı medeniyetinin örnek alınması gereken özelliklerinin aslında İslam medeniyetinin zaman içinde unutulmuş özellikleri olduğu vurgusu yapılmış ve bu özelliklerin yeniden canlandırılmaya çalışıldığı düşüncesi verilmeye ilan edilen Tanzimat Fermanı’nı, 28 Şubat 1856’da ilan edilen “Islahat Fermanı” takip etti. Bu ferman Tanzimat Fermanı’nın getirdiği hak ve özgürlükleri daha da genişletmiştir. Ancak Islahat Fermanı, ilkinin aksine Osmanlı Devleti’nin kendi iradesiyle değil egemen devletlerin baskısıyla ilan edilmiş bir Devleti’nde Tanzimat Fermanı’ndan önce Müslümanlar hukuki olarak gayrimüslimlerden daha üstün bir konumdaydı. Tanzimat Fermanı her iki grubun da konumunu dengelemişken, sonrasında ilan edilen Islahat Fermanı gayrimüslimleri ayrıcalıklı bir topluluk haline getirdi. Tanzimat Dönemi edebiyatıTanzimat Döneminde ülkeyi her yönden çağdaşlaştırmaya çalışan politikacıların yanında, Batılılaşmayı samimiyetle benimsemiş, tamamen idealist ve aydın bir nesil yetişmiştir. Böylelikle Batılılaşma, yalnız devlet tarafından yürütülen bir hareket olmaktan çıkarak, aydınların halka da mal etmeye çalıştığı çok şuurlu ve kapsamlı bir duruma konusundaki aşırılığın sağladığı elverişli şartlar içinde 1860’tan sonra Modern Türk Edebiyatını kuracak olan Şinasi gibi aydınlar, kendilerini serbestçe yetiştirme ve hareket etme imkanlarını bulabilmişlerdir.­ İşte bu aydınların başlatmış olduğu, İmparatorluğun siyasi, sosyal ve kültürel durumundaki gelişmelere paralel olarak oluşan yeni edebiyata, Tanzimat Devri Türk Edebiyatı denir. Tanzimat Edebiyatının Birinci Dönemi 1860-1876Tanzimat Edebiyatının, 1860’da Şinasi’nin Tercüman-ı Ahval gazetesini çıkarmasıyla başladığı kabul edilir. Bu edebiyatın Tanzimat Fermanı’nın ilanından aşağı yukarı 20 yıl sonra başlamasının nedeni; toplumsal bir olayın edebiyata yansıması için o olgu içinde yaşamış yeni bir kuşağın yetişmesi için gereken zamandandır. Yüzyıllardır süregelen ancak son yüzyılda iyice durağanlaşan köklü divan edebiyatı geleneğinin yerini Batılı bir edebiyat almaya başlayınca edebiyatımızın üzerindeki durgunluk ortadan ilanıyla topluma yeni bir duyuş, düşünüş ve anlatış tarzı, yeni bir dünya ve insan anlayışı gelir. Türk sosyal yaşamında bir orta sınıf oluşur. İşte bu orta sınıf Tanzimat Döneminde kendi edebiyatını yaratır. Bu yeni edebiyatta dil artık divan edebiyatının ağır, süslü ve toplumda karşılık bulmayan dili değil, orta sınıfın günlük konuşma diline yakın bir dildir. Bu dönem edebiyatında o zamana kadar önemsenmeyen nesir türü önemsenmeye başlar. Böylece Tanzimat’tan sonra nesir roman, tiyatro vb. türler edebiyatımızda büyük bir yer işgal toplumun hizmetine girmesi ve çevredeki her şeyle doğrudan ilgilenmesi o zamana kadarki Türk edebiyatında ilk defa görülüyor, edebiyat artık olayları ve insanları olduğu gibi görüp göstermeye başlıyordu. Bu durum eski edebiyatın soyutluğundan kurtulmak ve somuta bağlanmak edebiyat kurallar ve kalıplar edebiyatı idi; kalıplaşmış konu, kalıplaşmış tabiat, kalıplaşmış hayaller, kalıplaşmış sevgili tipi vb… Tanzimat Dönemi sanatçısı bütün bu kalıplardan kurtularak hayatın karşısına aracısız ve eli kolu bağlı olmadan çıkar. Böylelikle her şeyden evvel, özgürlüğünü hisseder ve tek başına bir “birey” olduğunu anlar. Bu özgürlük alanı ise Tanzimat sanatçısına yaratıcılığın kapılarını Edebiyatı, 1860-1876 arası birinci dönem ve 1876-1896 arası ikinci dönem olmak üzere iki döneme ayrılır. Yukarıda belirtilen özellikler genel çizgileriyle Tanzimat edebiyatının ilk dönemini oluşturur. İlk dönem şair ve yazarları, edebiyat yolu ile ulusu uyandırıp yükseltmek gayesini taşırlar. Bu sebeple halka halk diliyle hitap etmek isterler. Bunun için de dilin sadeleştirilmesi gerektiğini dönemde edebiyatımızda o zamana kadar bulunmayan hikaye, roman, tiyatro, makale, fıkra, hatıra, eleştiri gibi Batılı türler görülmeye başlanır. Bu türlerde vatan, millet, hürriyet, adalet gibi konular işlenir. Böylece divan edebiyatının yüzyıllarca işlediği bireysel konular yerini toplumsal konulara bırakır. Özellikle gazete bu dönemde hem halkın bilinçlendirilmesi hem de yeni türlerin halka tanıtılmasında en büyük rolü Devri Türk Edebiyatı, tercümeler yoluyla başlar. Bunlardan en önemlileriTercüme-i Telemak orj. Les Aventures de Télémaque – François Fénelon, çev. Yusuf Kamil PaşaMağdurin Hikayesi orj. Sefiller – Victor Hugo, çev. Münif Paşa. Ayrıca bu eseri Sefiller adıyla Şemsettin Sami de çevirmiştir.Hikaye-i Robenson Robinson Crusoe – Daniel Defoe, çev. Ahmet Lütfi Efendi. Bu eseri Şemsettin Sami, II. Meşrutiyet’ten sonra tekrar çevirmiştir.Monte Cristo Monte Cristo Kontu -Alexander Dumas, çev. Teodor KasapEdebiyatımızda roman türünün ilk örneği, Yusuf Kamil Paşa’nın Fransız sanatçı Fenelon’dan tercüme ettiği “Telemak”tır. Eski usul ile, yani yabancı sözcük ve kurallarla, seci vb. gibi söz oyunlarıyla yüklü bir dil ve anlatımla çevrilen bu eser, dil açısından eski eserleri andırması yüzünden olacak, o çağda çok beğenilmiş ve uzun yıllar okullarda örnek olarak okutulmuştur. Kitabın ilk sayfalarında Yusuf Kamil Paşa’nın da söylediği gibi roman, Türkçeye özet halinde çevrilmiştir. Yine kendi söylediğine göre Yusuf Kamil Paşa bu eseri bir hikaye kitabı olarak değil hikmetlerle dolu bir ahlak kitabı olarak görmektedir. Batı medeniyetinin dayandığı kültür kaynaklarından biri olan Yunan mitolojisi, Doğulu bir biçimde de olsa, edebiyatımızda ilk defa bu eserle görülmüştür. Münif Paşa’nın Victor Hugo’nun “Sefiller” adlı romanından özet halinde tercüme ettiği Mağdurin Hikayesi, Yusuf Kamil Paşa’nın “Telemak Tercümesi”ndeki süslü dilinin aksine oldukça sade bir dil ile İngiliz romancısı Daniel Defoe’nun “Robenson Crusoe” adlı eserini Vak’anüvis Ahmet Lütfi Efendi, “Hikaye-i Robenson” adıyla Arapça çevirisinden Türkçe’ye çevirmiştir. Ahmet Lütfi Efendi’nin de söylediği gibi eser, konuşma tarzında açık ifadelerle tercüme edilmiştir. Tanzimat Dönemi edebiyatıAlexandre Dumas’nın Teodor Kasap tarafından çevrilip “Diyojen” dergisinde tefrika edilmeye başlanan, daha sonra tefrikadan vazgeçilerek fasikül fasikül yayımlanan “Monte Cristo” adlı romanının Türk Edebiyatını etkilemesi bakımından, bu yıllarda yapılan çeviriler arasında özel bir yeri Devri’nin başında çevirmenlerin en önemli problemi dil problemiydi. Altı yüzyıldan beri devam eden bir geleneği yani inşa geleneğini bırakıp Batılı tarzda yazmak hiç kolay değildi. İnşa geleneğiyle yazılan çeviriler de Batı edebiyatı tekniklerine uymuyordu. Ayrıca bu sorun yalnızca çeviri eserler için geçerli değil, telif olarak kaleme alınan ilk yerli eserler için de geçerliydi. Tanzimat Dönemi edebiyatıTanzimat Edebiyatı’nın 1. Nesil Sanatçılarıİbrahim ŞinasiZiya PaşaNamık KemalAhmet Mithat EfendiAhmet Vefik PaşaŞemsettin SamiTanzimat Edebiyatının İkinci Dönemi 1876-1896Edebiyatımızda Batılı anlamda ilk atılımlar ana çizgileriyle yukarıda anlatıldığı gibi yapılmış olup 1860-1876 yılları arasını kapsar. 1876 yılında Padişah Abdülaziz’in tahttan indirilmesiyle Tanzimat edebiyatının ikinci devresi başlamış olur. 5. Murad’ın çok kısa süren padişahlığından sonra tahta geçen 2. Abdülhamid, daha padişah olmadan önce anayasa hazırlanarak meşrutiyet rejiminin getirileceğinin sözünü vermişti. Bu durum, Türkiye için hiç alışılmamış, heyecan verici ve yepyeni bir olaydı. Asırlarca süren mutlakıyetçi bir yönetimden sonra Türkiye’de meşrutiyet yönetiminin kurulması, çağdaşlaşma yolunda çok büyük bir olaydı. Çünkü çağdaşlaşmanın hızını kesen bir çok engel, bireysel özgürlüklerdeki kısıtlamalardan ortaya çıkıyordu. 1856’da ilan edilen Tanzimat Fermanı’nında sözü edilen bireysel hak ve özgürlükler henüz tam olarak gerçekleştirilememişti. Suçu mahkeme tarafından sabit görülmeden kimsenin cezalandırılmayacağı söylenmesine rağmen hala mahkemede yargılanmadan hükumet tarafından cezalandırılanlar bulunmaktaydı. Örneğin; 1873 yılında, Namık Kemal’in yazdığı “Vatan yahut Silistre” adlı tiyatro oyunundan sonra halk galeyana gelip gösteriler düzenleyince, Namık Kemal ve bazı arkadaşları halkı devlete karşı kışkırttıkları suçlaması ile mahkeme edilmeksizin doğrudan hükumet tarafından sürgün cezası ile cezalandırılmışlardı. Meşrutiyet’in ilanı ile meydana gelen bazı olumlu gelişmeler de çok uzun sürmedi. 2. Abdülhamid, 1878’de Osmanlı-Rus Savaşı’nı öne sürerek Meclisi kapatmış ve kendi saltanatı boyunca bir daha da açmamıştı. İşte Tanzimat edebiyatının ikinci dönemi bu sosyal şartlar içerisinde edebiyatının ilk döneminde Batılılaşma gayesinde daha sağlam adımlar atmak için divan edebiyatına aralıksız saldırıp onu gözden düşürme, yeni edebiyata alan açma, Fransız edebiyatının başlıca türlerini getirme, bu edebiyatın klasik ve romantik sanatçılarının başlıca yazar ve şairlerini tanıtma, eski nazım ve nesir dillerinin dışında yeni bir edebi dil yaratma yoluna başvurulmuştu. İkinci dönemde ise Fransız edebiyatının daha çok estetik ve teknik esasları üzerinde durulmuş, natüralist ve realist romanın tanıtılması ve yeni bir edebi dil oluşturulması için döneminde prensip olarak “toplumsal fayda” formülüne bağlanan Tanzimat Edebiyatı, ikinci döneminde üslup ve konu bakımından kendisini yavaş yavaş Fransız romantizmine kaptırdı. Türk edebiyatının asırlarca süren alışkanlıklarına da uygun düşen bu kapılış, önce üslupta başlar. Esas olarak Şinasi’yi örnek almakla birlikte, “sanatkarane üslup” kaygısı ile ondan ayrılmak isteyen Namık Kemal’in, romanlarındaki tabiat ve insan tasvirlerini daha canlı ve çekici hale getirebilmek için romantik üslubun ihtişamlarından faydalanmaya kalkışması ile başlayan bu tesir, zamanla karakterlere, vakaların kuruluşuna ve temalara kadar yayıldı. 1880’den sonraki Türk romanında görülen bazı realizm ve naturalizm denemelerine rağmen, Namık Kemal’i takib eden Recaizade Ekrem ve Abdülhak Hamid’in de ağır basan şahsiyetleri ile, Tanzimat Edebiyatı ikinci döneminde çok büyük ölçüde romantizme bağlı Dönemi’nin 2. Nesil SanatçılarıRecaizade Mahmut EkremAbdülhak Hamit TarhanMuallim NaciSamipaşazade SezaiNabizade NazımMehmet EşrefTanzimat Dönemi Edebiyatında TürlerTanzimat dönemi sanatçıları edebiyatın hemen hemen her sahasında eser vermişlerdir. Ancak bazı türler, dönemlere göre daha çok veya daha az rağbet görmüştür. Türk edebiyatında var olan edebi türler üzerinde yenileştirme uğraşılarının yanında, Batı edebiyatından yeni türlerin getirtilmesi çalışmaları yapılmış ve bu çalışmaların semeresi kısa bir süre içinde alınmıştır. Batı edebiyatından alınan edebi türlerde ortaya çıkarılan yerli eserlerde gerek teknik gerekse içerik yönünden bir yetersizlik ve zayıflık olmakla beraber, zamanla Batılı bir anlayışa sahip eserler verilmiştir. Tanzimat Dönemi edebiyatı Tanzimat Dönemi’nde Batı edebiyatından edebiyatımıza getirilmiş olan söz konusu edebi türler şunlardır şiir, roman, hikaye, tiyatro, mizah, hiciv, tenkit ve bu türlerin fikir ve edebiyat dünyasında yayılmasını sağlayan Tanzimat Döneminde Şiir2. Tanzimat Döneminde Roman ve Hikaye3. Tanzimat Döneminde Tiyatro4. Tanzimat Döneminde Mizah ve Hiciv5. Tanzimat Döneminde Gazetecilik6. Tanzimat Döneminde Edebi Tenkit NABIZADE NAZIM 1862-1893 Servetifünun dergisinin ilk yazarlarındandır. Edebiyata şiirle başlamış, roman ve öykü türündeki eserleriyle tanınmıştır. Realizmden natüralizme geçişin öncüsüdür. Eserlerinde anlaşılır bir dil kullanmıştır. Eserleri Roman Karabibik, Zehra Öykü Yadigarlarım, Haspa, Hala Güzel, Sevda, Zavallı Kız, Bir Hatıra, Seyyie-i Temasüh Şiir Heves Ettim Karabibik İlk köy romanıdır. Karabibik, Karadurmuş, Yosturoğlu, Sarı İsmail, Hüseyin, Huri, Koca İmam eserin kahramanlarıdır. Zehra Nabizade Nazım’ın psikolojik türde yazdığı eseridir. Realist özelliklerle yazılan eserde kahramanların betimlemesi oldukça etkilidir. Zehra, Suphi ve Sırrıcemal eserin kahramanlarıdır. Namık Kemal Ahmet Mithat Efendi Ziya Paşa İbrahim Şinasi Muallim Naci Recaizade Mahmut Ekrem Şemsettin Sami DİREKTÖR ALİ BEY 1844-1899 Tiyatro ve mizah alanındaki çalışmalarıyla ve özellikle “Ayyar Hamza” adlı uyarlamasıyla tanınır. Tiyatroları genelde komedi türündedir. Teodar Kasap’ın çıkardığı ilk mizah dergisi “Diyojen”de yayımlanan yazıları, Türk mizah edebiyatının o devirdeki en güzel örnekleri kabul edilir. En önemli özelliği, dilde sadeleşmeye, halk deyişi ve konuşma diline yönelmesidir. Klasisizm akımının etkisinde kalmıştır. Eserleri Tiyatro Kokona Yatıyor, Tosun Ağa, Ayyar Hamza, Geveze Berber, Misafir-i İstiskal Mizah Lehçetü’l Hakayık mizahi sözlük, Seyyareler mizahi hikaye Gezi Seyahat Jurnali Hindistan gezisi günlüğü ALİ SUAVİ 1839-1878 Muhbir gazetesindeki yazılarında sade bir dil kullanarak Tanzimat Edebiyatı Dönemi’ndeki dilde Türkçülük hareketine öncülük etmiştir. Milliyetçilik düşüncesinin kökleşmesine çalışmıştır. “Sarıklı İhtilalci” olarak tanınmıştır. Eserleri Ansiklopedi Hive Hanlığı ve Kamus-ül-Ulum vel-Maarif Bilim ve Kültür Sözlüğü adlı bir ansiklopedisi vardır. AHMET CEVDET PAŞA 1822-1895 Yazılarında sade bir dil kullanmıştır. Tarihçi ve hukukçu özellikleriyle tanınır. İyi bir vakanivüstür. Tarih yazarı Eserleri Tarih Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefa, Tarih-i Cevdet Hukuk Mecelle Medeni Kanun niteliğindedir. Cumhuriyet’ten önceki Medeni Kanun’dur. Dil Kavaid-i Osmaniye dil bilgisi kitabı, Belagat-ı Osmaniye Edebiyat bilgileri AGAH EFENDİ 1832-1885 İlk defa posta pulu bastıran kişidir. Şinasi ile ilk özel Türk gazetesi Tercüman-ı Ahval’i çıkarmıştır. FATMA ALİYE HANIM 1862-1936 İlk kadın romancımız, ilk kadın felsefecimiz, ilk çeviri yapan, kadın haklarından ve kadın-erkek eşitliğinden ilk kez bahseden, hakkında ilk kez monografi yazılan yazarımızdır. En önemli eseri sayılan Muhadarat’ta bir kadının ilk aşkını unutamayacağı tezini çürütmek için yazmıştır. Eserleri Roman Muhadarat, Re’fet, Udi, Enin Çeviri Meram Tarih Kosova Zaferi-Ankara Hezimeti Felsefe Teracim-i Felasife ALİ HAYDAR 1836-1914 Edebiyatımızda ilk trajedi yazarıdır. Cemiyet-i Kitabet adlı bir dernek kurdu. Eserleri Trajedi Sergüzeşt-i Perviz Komedi Rüya Oyunu TEODOR KASAP 1835-1905 İlk mizah Türkçe dergi olan Diyojen’i çıkarmıştır. Alexandre Dumas Pere’den Monte-Kristo çevirisi de ilk roman çevirilerindendir. Karikatür yüzünden tarihimizde hapse giren ilk kişidir. Eserleri Oyun Pinti Hamit, İşkilli Memo, Para Mesleği YUSUF KAMİL PAŞA 1808-1876 Sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır. Tanınmasını sağlayan eser, Fenelon’un yazdığı Telemak’ın Maceraları adlı kitabın tercümesi olan Tercüme-i Telemak’tır. BEŞİR FUAT 1852-1887 Pozitivist ve natüralist düşüncelerin Türk toplumundaki ilk temsilcisidir. Eserleri Victor Hugo, Mektubat, İntikad, Voltaire, Beşer, İki Bebek, Cinayetin Esrarı, Miftah-ı Usul-i Talim ŞAİR EŞREF 1847-1912 Türk edebiyatının hiciv ustasıdır. Eserleri Deccal, İstimdat, Şah ve Padişah, İran’da Yangın Var MİZANCI MURAT BEY 1854-1917 Mizan adlı gazeteyi çıkarmıştır. Tarih-i Umumi adlı tarih kitabı ünlüdür. Tanzimat Dönemi’nin gerçekçi bir panoramasını yansıtan “Turfanda mı yoksa Turfa mı” adlı tek romanında Türkiye’de ilk defa sosyal kalkınma ve ilerlemenin ilkokuldan başlamak suretiyle yukarıya doğru gerçekleştirilebileceği görüşünü ele almıştır. SÜLEYMAN PAŞA 1838-1892 Tanzimat Dönemi Türkçü yazarlardan biridir. Türk adı kullanılan ilk dil bilgisi kitabı olan “Sarf-ı Türki” adlı eseri yazmıştır. Diğer önemli eseri de Tarihi Alem’dir. SADULLAH PAŞA 1838-1891 Akıl, bilim ve tekniğe önem verir. Batıcılık fikrini benimser. Eserleri Şiir Göl Lamartine’den çeviri Manzume Ondokuzuncu Asır AKİF PAŞA 1787-1845 Hayatı ve şahsiyeti hakkında fazlaca bilgi yoktur. Adem kasidesi en önemli şiiridir. Eserleri Anı Tabsıra Şiir Adem Kasidesi Cevap Tanzimat dönemi, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1839 ile 1876 arasındaki 37 yıllık dönemi kapsamaktadır. Tanzimat dönemi padişahları, Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz'dir. Bu dönemde yaşanan en önemli gelişme Tanzimat fermanı ve Islahat 1. Dönem Edebiyatının Özellikleri Tercüman-ı Ahval gazetesinin çıkarıldığı tarih olan 1860 ile 1877 yılları arasını kapsayan dönemdir. Hürriyet, adalet, vatan gibi kavramlar ilk kez edebiyatın konusu olmuştur. Gazetenin çıkarılmasıyla birlikte roman, hikaye, tiyatro, deneme, makale gibi birçok türün ilk örnekleri verilmiştir. Divan Edebiyatının nazım biçimleriyle birlikte Batı’dan alınan yeni nazım biçimleri de kullanılmıştır. Geleneksel şiir anlayışındaki belirli konuların ele alınmasına son verilmiş ve hemen hemen her şey şiirin konusu olmaya başlamıştır. sanatçıları halka eğitmek ve aydınlatmak gibi bir görev üstlenmişlerdir. Günlük ve sosyal yaşamdaki problemler konu olarak işlenmiştir. Sanat toplum içindir anlayışı vardır. Bu dönem sanatçıları romantizm akımından etkilenmişlerdir. Şiirde ağırlıklı olarak aruz ölçüsü kullanılsa da hece ölçüsüyle yazılmış şiirler de vardır. Halka yöneliş söz konusu olduğundan dilde sadeleşme hareketi başlamıştır. Edebiyatımızda ilk kez noktalama işaretleri kullanılmıştır. Bu dönem eserleri teknik açıdan kusurludur. Birinci dönem sanatçıları Namık Kemal, Şinasi, Ziya Paşa, Şemsettin Sami, Ahmet Mithat Efendi gibi isimlerden oluşmaktadır. BİRİNCİ DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI SANATÇILARI ŞİNASİ1826-1871Edebiyatımıza birçok yeniliğin yerleşmesini adı İbrahim' yazarıdır İlk tiyatro, ilk şiir çevirisi, Batılı anlamda ilk fabl, ilk özel gazete, ilk makale, ilk noktalama işaretini kullanan için sanat görüşünü tiyatro eserimizi Şair Evlenmesi'ni makaleyi yazdı Tercüman-ı Ahval Mukaddimesiİlk özel gazetesi çıkardı Tercüman-ı AhvalEserleri Durub u Emsalı Osmaniyye Osmanlı Atasözleri Kitabı, Tercüme i Manzume Çeviriler, Müntehabat -ı Eşarşiirleri, Divan-ı Şinasi, Tasvir i EfkârNAMIK KEMAL 1840-1888Vatan bir sanat millet, özgürlük kelimelerini edebiyatta ilk kullanan oldukça ses getirmiştir. Tiyatroyu bir eğlence ve halkı bilinçlendirme aracı olarak tarihi romanımız; Cezmiİlk edebi romanımız; İntibahTiyatroları Vatan yahut Silistre, Zavallı Çocuk, Gülnihal, Kara Bela,Celalettin HarzermşahEleştiri eserleri Renan Müdafenamesi, Tahrib-i Harabat Ziya Paşa'ya karşıİrfan Paşa'ya Mektup, TakipDiğer eserleri Kanije, Silistre Muhasarası, Osmanlı Tarihi, Büyük İslam Tarihi, Evrakı Perişan ZİYA PAŞA 1825-1880İlk edebiyat tarihi taslağı sayılan "Harabat"eserini şiirinin ve dilinin gerçek edebiyatımız olduğunu belirten "Şiir ve İnşa"adlı makalesini yazmasına rağmen kendisi böyle eski içerikçe yeni olmaya gayret bent, terci i bent'leri çok dizesi halk arasında atasözü gibi Zafername, Harabat, Eş'ar-ı Ziya, Defter-i Amal, Terkib-i Bent, Terci-i BentAHMET MİTHAT EFENDİ 1844-1912Halk için roman geleneğini anlayacağı bir dilde ve onları ilgilendiren konularda eserler hikâye örneklerimizden biri sayılan "Letaif-i Rivayet"i üretken yazarımız odur. "Yazı makinesi" olarak da bilinir. 36'sı roman olmak üzere 200'e yakın eseri bazıları Hasan Mellah, Hüseyin Fellah, Felatun Bey ve Rakım Efendi, Yer Yüzünde Bir Melek, Henüz On Yedi Yaşında...ŞEMSETTİN SAMİ 1850-1904 Devrinin en büyük dil bilgini romanımız olan Taaşşuk-u Talat ve Fitnat adlı eseri u Türkî adlı sözlüğü u Fransevi ve Kamus-ı Alam'ı VEFİK PAŞA 1829-1892Tiyatromuzun en büyük kilometre taşı kendi adıyla tiyatro tiyatroyu sevmesi için özellikle Moliere'den çeviriler İnfiali Aşk, Dudu Kuşlar, Zor Nikâh, Zoraki Tabip, Kadınlar Mektebi ,Şecere-i Türk eserlerinden bazılarıdır. Tanzimat dönemi edebiyatı, dönemin kültürel ve siyasi olaylarından etkilenerek meydana gelmiş olan bir edebi akımdır. 1839 yılında bu edebiyat akımı başlamıştır. Tanzimat dönemi edebiyatı milli yapıyı birleştirmek isteyen ve batıyı örnek alan özellik göstermiştir. Tanzimat Edebiyatı Nedir? Tanzimat dönemi edebiyatında şiir ve düz yazıda köklü bir değişim olmuştur. En büyük yenilik şiirde meydana gelmiştir. 1860 yılında ilk özel gazetenin çıkması ile birlikte Tanzimat dönemi de başlamış oldu. Bu dönemde batılı tarzdaki ilk eserler verilmeye başlamıştır. Tiyatro sanatının halkı aydınlatmak amacı ile bir araç olarak kullanılabileceği düşünülmüştür. Divan Edebiyatındaki bölüm bütünlüğü anlayışının aksine, Tanzimat Edebiyatında konu bütünlüğüne önem verilmiştir. Toplumcu sanat anlayışı hakim olmuştur. 1. dönem Tanzimatçıları, 2. dönem Tanzimatçılarına göre daha toplumcu bir anlayış benimsemişlerdir. Yazı dilini halk diline yakınlaştırma çabası görülmektedir. Tanzimat Edebiyatı Genel Özellikleri 1. Dönem Tanzimat Edebiyatı Özellikleri şu şekildedir;Toplum için sanat anlayışı nedenle eserlerde çoğunlukla toplumsal konular ölçüsü olarak nazım ölçüsü şiirde ise aruz ölçüsü sadeleşmesi gerektiği düşüncesi hakim olmuştur. Fakat bu konuda pek başarılı dönemde hak, yurt, özgürlük, eşitlik gibi kavramlar ilk defa eserlerde kullanılmaya dönemde öykü, roman, makale, gazete, eleştiri gibi düz yazı örnekleri Türk edebiyatında görülmeye dönem Tanzimat Edebiyatı sanatçıları; Namık Kemal, Ziya Paşa, İbrahim Şinasi, Şemseddin Sami, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Vefik Paşa Dönem Tanzimat Edebiyatı özellikleri şu şekildedir;Daha bireysel konular ele için değil, sanat için sanat anlayışı dönemde tiyatro eserleri oynanmak için değil, okunmak için kaleme ölçüsü ile aruz ölçüsü kullanılmaya devam Dönem Tanzimat Edebiyatında kullanılan Divan Edebiyatı nazım biçimleri kullanılmamaya daha geniş konular kullanılmaya başlanmıştır. Aşk, felsefe, ölüm gibi konular da şiirlerde dönem Tanzimat edebiyatında güzel olan her şey şiir konusu dönemdeki sanatçılar daha çok natüralizm ile realizm akımından dönemin divan edebiyatındaki tek savunucusu Muallim Naci Abdülhak Hamit Tarhan, Ali Bey, Recaizade Mahmet Ekrem, Muallim Naci, Ahmet Cevdet Paşa, Samipaşazade Sezai, Nabizade Nazım olmuştur. TANZİMAT DONEMİ TÜRK EDEBİYATI 0860 -1896 “Tanzimat edebiyatı” kavramı, siyasi Tanzimat Dönemi içinde daha sınırlı bir süreyi içine alır. Tanzimat Fermanının ilanı ile sosyal hayatta ve yönetim alanında Batılı manada değişimler olur. Yenileşme süreci, sanatta ve edebiyatta da kendisini göstermeye başlar. Bu dönem aydın ve sanatçıları, Batı’yı daha iyi anlayabilmek amacıyla Fransızca öğrenmeye başlarlar zira o devirde bizim için Batı, Fransa’dır. “Hazırlık dönemi” diyebileceğimiz bu evrede Batılı edebî kaynakları yakından tanıyabilmek için Fransızca bilmek zorunluluk hâline gelmiştir. Yenileşme sürecinde kurulanı “Tercüme Odası“, Yenilikçi sanatçıların yetişmesinde ve Batı edebiyatından çeviriler yapılmasında çok önemli bir işlev görmüştür. Tanzimat’ın ilanından 1839 Şinasi’nin, 1860’ta “Tercüman-ı Ahval” gazetesinde “Şair Evlenmesi” adlı oyunu yayımlamasına kadar geçen yirmi bir yıllık süre “hazırlık dönemi”dir. Bu dönemde Batı’dan çeviriler yapılmış, Batı kaynaklı edebî türler tanınmaya başlanmıştır. İlk edebî gazete olan “Tercüman-ı Ahvalin Şinasi ve Agâh Efendi tarafından çıkarılması aynı zamanda Tanzimat Dönemi edebiyatının da başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Osmanlı aydınının, Batı edebiyatının ilk örneklerini tanıması geç tarihlerde olmuştur. Türk aydınları, XIX. yüzyıla kadar Batılı bilgi ve kültüre uzak kalmışlardır ancak XIX. yüzyılın ortalarına doğru Fransızcadan yaptıkları ilk çevirilerle Batı kültür ve bilgisinden yararlanmaya başlamışlardır. Tanzimat Dönemi Edebiyatı 1860 – 1896 1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanı’yla; bu tarihten yaklaşık yirmi yıl sonra, eski türlerden farklı olan ilk edebî ürünler arasında – doğrudan olmasa da – bir ilgi vardır. Tanzimat Fermanı ile Tanzimat edebiyatının başlaması arasında doğrudan bir ilgi kuramamamızın nedeni Tanzimat Fermanı’nın siyasi ve hukuksal bir nitelik taşımasıdır. Ancak bu siyasi ve hukuksal yenileşme, her alanda, Batılı anlamda köklü değişikliklerin önünü açmıştır. Tanzimat’tan sonra elçilik gibi siyasi görevler dışında, öğrenim için Avrupa’ya gönderilen gençler, burada edebiyat çevrelerine girmiş; Batılıların edebiyat türlerini tanımış ve bu türleri ülkeye taşımışlardır. Bu konuda en önemli örnek Şinasi’dir. Maliye öğrenimi için Paris’e gönderilen Şinasi, burada edebiyatla da ilgilenmiş ve yurda döndüğünde Fransız klasik ve romantik şairlerinden örnekleri içeren “Tercüme-i Manzume 1859” adlı eseri yayımlamıştır. Bu kitap, Batı edebiyatından Türkçeye yapılan ilk tercümedir. Türk edebiyatının Batılılaşma süreci Şinasi’yle başlamıştır. Şinasi, Batılılaşma sürecinde “ilklerin insanı olması yönüyle de önemli bir sanatçıdır. Şinasi; ilk tercüme eser olan “Tercüme-i Manzume“nin dışında, ilk modern tiyatro örneği olarak kabul edilen “Şair Evlenmesi“ni yazmıştır. Şinasi, ilk yerli özel gazete olan “Tercüman-ı Ahval“i çıkarmıştır. Her ne kadar gazete; bir edebî tür değilse de edebiyat dilinin değişmesinde, edebî türlere sosyal konuların girmesinde, edebî eserlerin yayımlanarak daha hızlı bir şekilde okuyucusuna ulaşmasında gazetenin önemli bir rolü vardır. “Tercüman-ı Ahval“, bu özelliğiyle edebiyatımızın Batılılaşmasında önemli bir yere sahiptir. Agâh Efendi’nin imtiyaz sahibi olarak göründüğü bu gazetenin ilk baş makalesi ve pek çok yazısını Şinasi kaleme almıştır. Şiirin kısmen şeklinde, özellikle içeriğinde önemli yenilikler getiren “Müntahabat-ı Eş’ar 1862” ile konuşma diline ve halk kültürüne eğilmenin ilk ve ciddi denemesi sayılabilecek olan “Durub-ı Emsal-i Osmaniye Osmanlı Atasözleri, 1863” bu yıllarda Şinasi’nin gerçekleştirdiği çalışmalardır. Bütün bunlar, Osmanlı aydın kesiminin Batı’ya açılmasını sağladığı ve yeni edebî türleri edebiyatımıza taşıdığı için bu döneme “Tanzimat edebiyatı” ya da “Batı Etkisindeki Türk Edebiyatı” denmiştir. TANZİMAT EDEBİYATININ GENEL ÖZELLİKLERİ Tanzimat edebiyatı, Batı kültürüyle yetişen kimselerin Tanzimat devrinde Batı edebiyatını Örnek tutarak meydana getirdikleri edebiyattır. Bu edebiyat siyasî Tanzimat’ın ilânından yirmi yıl kadar sonra 1860’ta, Şinasi’nin Agâh Efendi ile birlikte Tercümân-ı Ahvâl gazetesini çıkarmalarıyla başlamış, 1895’e kadar sürmüştür. Tanzimat edebiyatının başlıca özellikleri şu noktalar üzerinde toplanabilir edebiyatı sanatçıları, Divan edebiyatında bulunan şiir, tarih, mektup, gibi edebiyat türlerini Batı anlayışına göre yenileştirmişler; ayrıca, Divan edebiyatında hiç bulunmayan makale, tiyatro, roman, hikâye, anı, eleştirme, gibi yeni edebiyat türleri getirmişlerdir. edebiyatının özellikle ilk devirlerinde yetişen sanatçıların çoğu Ziya Paşa, Namık Kemal, Montesquieu, Rousseau, Voltaire, gibi Fransız devrimci yazarlarının etkisi altında kalarak, makale ve şiirlerinde zulme, haksızlığa, hırsızlığa. geriliğe karşı şiddetli bir dille mücadeleye girişmişler; vatan, millet, hürriyet. hak, adalet, kanun, meşrutiyet. gibi kavramları memlekete yaymaya çalışmışlar, “toplum için sanat” anlayışını benimsemişlerdir. Tanzimat edebiyatının ikinci devrinde yetişen sanatçılar ise Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hâmit, Sami Paşazâde Sezai toplum işlerine daha azkarışmışlar, “sanat için sanat” anlayışını benimser görünmüşlerdir. c. Çoğu Fransız edebiyatını örnek olarak alan bu sanatçıların bir kısmı Klasisizm Şinasi, Ahmet Vefik Paşa, Ali Bey, kısmı da Realizm Recaizâde Mahmut Ekrem, Sami Paşazâde Sezai, Nabizâde Nâzım, akımlarının etkisi altında eserler vermişlerdir. edebiyatı, Divan edebiyatının tersine olarak, seçkin kişiler için değil, halk için meydana getirilen bir edebiyat olmak iddiasıyla ortaya çıkmıştır. Bu görüşü benimseyen sanatçılar Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Mithat, Ali Bey, özellikle makale, tiyatro, anı, kısmen de roman türlerinde bu yolda eserler vermişlerdir. Tanzimat edebiyatının ikinci devrinde yetişen bazı sanatçılar ise Recaizâde Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit, bu amaçtan uzaklaşmış görünmektedirler. d. Bu görüşün bir sonucu olarak, dilin sadeleşmesi, konuşma dilinin yazı dili haline gelmesi düşüncesi savunulmuştur. Tanzimat edebiyatının başlıca sanatçıları Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Mithat, Ahmet Cevdet Paşa, Şemseddin Sami, dil konusunda böyle düşünmekle birlikte, hiçbiri eski alışkanlıklarından kurtulup da büsbütün konuşma diliyle yazmış değildir. Sade dil, daha çok, tiyatro; anı, mektup, bir dereceye kadar da makale ve romanlarda kullanılmıştır. Tanzimat edebiyatının ikinci devrinde yetişen sanatçıların bir kısmı ise Recaizâde Mahmut Ekrem, Sami Paşa-zâde Sezai, özellikle Abdülhak Hamit konuşma dilinden epey uzaklaşmışlardır. e. Tanzimat edebiyatında en önemli yenilik, nesirde, anlatımın kuruluşunda görülmüştür. Bu edebiyatta söz hüneri göstermek değil, birtakım düşünceleri halka yaymak amacı güdüldüğünden, “seci” ler atılmış, asıl düşünce ile ilgisi bulunmayan doldurma sözlere yer verilmemiş, düşünceler sayfalarca süren uzun cümleler yerine kısa cümlelerle anlatılmaya çalışılmıştır. edebiyatı nazmında şiirin konusu genişletilmiş, günlük hayatla ilgili her türlü olay, duygu ve düşünce şiir konusu olarak seçilmiştir; İlk zamanlarda Divan edebiyatı nazım biçimlerinin dışına pek çıkılmamış, yeni düşünceler eski biçimler içinde söylenmiş Ziya Paşa, Namık Kemal ise de sonraları eski biçimler büsbütün bırakılarak yeni biçimler kullanılmaya başlanmıştır Recaizâde Mahmut Ekrem, özellikle Abdülhak Hamit, v,b. ; yeni nazım biçimleri ilkin Fransızca’dan yapılan manzum çevirilerde görülmüş, telif şiirlerde çok sonra kullanılmıştır; beyitlerin başlı başına birer bütün olmasıyla yetinilmeyip, bütün mısralar aralarında bir anlam bağı bulunmasına, Divan şiirindeki “parça güzelliği” anlayışı yer yine şiirin baştan sona kadar belli bir düşünce etrafında gelişmesine; yani “konu birliği” ne ve “bütün güzelliği” ne önem verilmiştir genel olarak aruz vezni kullanılmakla birlikte, Türk’lerin tabiî ve ulusal vezninin hece vezni olduğu anlaşılmış, bu vezinle yazmaya tarafçılık edilmiş Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Cevdet Paşa BİRİNCİ DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATININ ÖZELLİKLERİ Bu dönem, demokratik hak ve özgürlüklerin sı­nırlı da olsa kullandığı zamana rastlar. 1860′da ilk özel Türk gazetesi Tercüman-ı Ahval’ın çıkarılışı ile başlar. Birinci dönem Tanzimat Edebiyatının özellikleri 1. Bu döneme ” sanat, toplum içindir.” Anlayışı egemendir. Sanatçılar, bu yüzden, sanatı toplumu eğitmede. Batı kültür öğelerini tanıtmada bir araç olarak görmüşlerdir. 2. Sanatçılar, o döneme kadar edebiyatımızda görülmeyen roman, öykü, tiyatro, makale, eleştiri, gazete, .gibi düzyazı türlerini edebiyatımıza soka­rak, düzyazının her alanında eserler vermeye ça­lışmışlardır. Bu ürünler ilk kez denendiğinden, takli­de dayalı olduğundan, sanatsal nitelikleri oldukça zayıftır. 3. Sanatçılar, sade bir dille yazmayı amaçlama­larına karşın, köklü alışkanlıkları nedeniyle bu ama­cı yeterince uygulayamamalardır. 4. Edebiyatta, Fransız Devrimi’nin yaydığı, yurt, ulus, adalet, hukuk, eşitlik, özgürlük… gibi kavramlar kullanılmıştır. 5. Şiirin konusu genişlemekle birlikte, divan edebiyatı nazım biçimleri gazel, kaside, terkib-i bent…. aynen kullanılmaya devam etmiştir. 6. Şiirlerinde, genelde aruz ölçüsü kullanılmaya devam edilmiş ancak, hece de denenmiştir. 7. Divan şiirinde görülen parça güzelliği anlayışı yerini, konu birliğine, bütün güzelliğine bırakmaya başlamıştır. Kasidenin bölümleri kaldırılmıştır. 8. İlk dönem şiirinde, siyasal ve toplumsal so­runlar, şiirin ana konusunu oluşturmuştur. 9. Bu dönem roman ve öyküsü teknik yönden yetersiz, zayıf ve kusurludur. Betimlemeler aşırı ve abartmalıdır. Kişiler, iyi ve kötüler olmak üzere tek yönlü olarak ele alınmıştır. Sanatçılar, kişiliklerini eserlerine yanıtmışlar konuyu yer yer keserek kendi duygu ve düşüncelerini açıklamışlardır. 10. Roman konuları; alafrangalık Özentisi, köle ticareti, görücü usulüyle yapılan evlilikler sonucu yaşanan aile sarsıntılarıdır. 11. Batılı anlamda tiyatro bu dönemde edebiya­tımıza girdi. Öncesinde, Karagöz ve Ortaoyunu gibi yazılı metne dayanmayan, sahne ve dekor gibi öğeleri kapsamayan türleri görüyoruz. Tiyatronun etkisine inanan Tanzimat’ın birinci dönem sanatçıları bu alanda, dil ve sahne tekniği yönünden başarılı örnekler verdiler. Eğlence ile toplumsal yararı birleştirerek toplumsal eğitimi amaçladılar. Dramları romantizmin, komedileri de klasizmin etkisiyle yazdılar. 12. Divan düz yazısının süslü – sanatlı anlatımın, yerini bu dönemde düşünce özü taşıyan bir anlatı­ma bırakmaya başladı. Cümleler kısaldı ve ilk kez noktalama işaretleri kullanıldı. 13. Tanzimat’ın birinci döneminde gazetecilik önemsenmiş, halkla iletişim kurmada önemli bir araç sayılmıştır. 14. Eleştiri de edebiyatımıza Tanzimat’la girmiş­tir. İlk dönemdeki eleştiriler, edebiyatımızı modern­leştirmeyi, eski edebiyatı yıkarak, yeni edebiyatı yerleştirmeyi amaçlamıştır. 15. Fransız edebiyatını örnek alan birinci dönem Tanzimat sanatçılarının başlıcaları İbrahim Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Vefık Paşa, Şemsettin Şemsi’dir. Bu sanatçılardan Şinasi ve Ahmet Vefık Paşa klasisizmin, Namık Kemal ve Ahmet Mithat Efend de romantizmin etkisinde kaldılar. İKİNCİ DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATININ ÖZELLİKLERİ 1876′da açılan I. Meşrutiyet Meclisi 1877′de ll. Abdülhamit tarafından, Osmanlı – Rus Savaşı gerekçe gösterilerek kapatılır. Anayasa yürürlükten kaldırılır. Aydınlar üzerinde bir baskı, sürgün ve jurnal dönemi başlar. Bu baskı sonucu yıldırılan, etkisizleştirilen sanatçılar, toplumsal konulan bırakarak bireysel ko­nulara yönelirler. İkinci dönemin başlıca özellikleri şunlardır 1. Bu döneme ” sanat sanat içindir” ilkesi ege­mendir. Toplumu sanat ürünleriyle dönüştürme, bir yana bırakılıp, sanatsal kaygılar ön plana çıkarılır. 2. Şinasi’nin başlattığı dilde sadeleşme çabaları bütünüyle duraklar. Dil ağırlaşır. Açık anlatım yerini kapalı ve sanatlı anlatıma bırakır. 3. Gazetecilik, ilk dönemdeki toplumsal etki ve işlevini yitirir. Gazetelerdeki siyasal ve toplumsal içerikli yazılar yerini günlük sıradan olaylara bırakır. Toplumsal makalenin yerini de edebi makale alır. 4. Yazılan tiyatro eserleri sahne tekniğine uygun değildir. Oynamak için değil, okunmak için yazılırlar. Bireyin dünyası ön plana çıkarılır. Toplumu eğitici yanı yiter. dönemdeki gibi hece denenmekle bir­likte aruz yine egemenliğini sürdürmüştür. Birinci dönemde de kullanılan Divan edebiyatı nazım bi­çimleri bırakılmaya başlanmıştır 6. Şiirin konusu genişletilmiş; ölüm, karamsarlık, aşk, felsefi düşünceler tema olarak seçilmiştir. Sa­natçılar, güzel olan her şey şiirin konusu olabilir anlayışını savunmuşlardır. Bu dönem şiiri Servet-i Fünun şiirine de esin kaynağı olmuştur. 7. Roman ve öykü tekniği daha da gelişir. Birinci dönem göre daha nitelikli ürünler vermeye başla­mıştır. Betimlemeler ilk döneme göre daha da öl­çülüdür. Realizm akımının etkisiyle gözleme önem verilmiş, olay ve kişiler daha gerçekçi anlayışla anlatılmıştır. Nazım Natüralizmden, Recaizade Mahmut Ekrem ve Samipaşazade Sezai realizm­den, Abdülhak Hamit Tarhan ise romantizmden etkilenmiştir. 9. Tazimatın ikinci döneminde ürünler veren Muallim Naci Divan edebiyatının tek savunucusudur. ikinci kuşak sanatçıları, Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Samipaşazade Sezai, Nabızade Nazım, Muallim Naci, Direktör Afi Bey ve Ahmet Cevdet Paşa’dır.

tanzimat 1 dönem sanatçıları ve eserleri