🫏 Egemenlik Kayıtsız Şartsız Allah Indır

Deli Dumrul, kuru çay üzerine bir köprü yapar. Yenilerde dile getirilen bir teoriye göre çayın belirteci “kuru” değil “kuri”dir ve o da “coşkun akan”, yani geçilmesi imkânsız nehirdir. Dere kuru ise Deli Dumrul efsanesi, ergemenin mantık yoksulluğunu hikâye eder. Yok coşkun akıyorsa göçebelerin çaresizliğinden Beştaş Egemenlik kayıtsız şartsız AKP iktidarının ve Erdoğan'ındır Anayasa'nın 83'üncü maddesi yasama sorumsuzluğunu yani mutlak sorumsuzluğu düzenlemektedir. Buradaki amaç nedir? Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir! Allah'ın müjdesi kutlu bir sabahın güneşini bu defa daha parlak doğarken görmek için gözlerimize çektikleri Allah kendisini tanısın, tanımasın, sevsin, sevmesin tüm insanları - kayıtsız şartsız -- kendisinin kontrolünde ve denetiminde olduğu için '' kullarım '' diye nitelendirmektedir. Kullarına karşı sevgisini de bir çok ayette ifade etmektedir: ATATÜRK DİYOR Kİ! Bağımsızlık (İstiklâl) Tam bağımsızlık, bizim bugün üzerimize aldığımız vazifenin temel ruhudur. Bu vazife, bütün millete ve tarihe karşı yüklenilmiştir. Bu vazifeyi yüklenirken, tatbik kabiliyeti hakkında şüphe Allah herşeye hakimdir. Bu tartışılmaz. Ancak Türkiye Büyük Millet Meclisinde yazılı olan ve demokraimizin temel ilkelerinden biri olan "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" sözü inançlar açısından değerlendirilemez. Daha önce padişahlıkla idare ediliyorduk. Padişahlar babadan oğula geçiyordu. Halkın başındakini 53.2k Likes, 549 Comments - Esra EROL ÖZBİR (@esraerol) on Instagram: “#15Temmuz ‘’Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" #MustafaKemalAtatürk” “Hocam, günahların apaçık işlendiği ve meclisinin duvarında, ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.’ diye yazılı bir ülke darü’l harp değil de nedir? Halbuki egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır.” diye cevap verdi. Karşılık olarak: “Sizin bu gerekçelerinizle, memleketimiz darü’l harp olmaz. EgemenlikKayıtsız Şartsız Milletindir denilerek tüm yetkilendirme hakkı ve ülkenin geleceği için karar verme yetisi tamamen halka bırakılmıştır. Eğitim, zengin, fakir hiç bir ayrım gözetmeden halka bırakılmıştır. Şimdi ortada kapı gibi, tapu gibi, ne olan, daha 1925 ylında Atatürk’ün söylemiş olduğu bu söz ve OttomanEmpire 🇹🇷 (@ottoman.date) TikTok'Ta | 361.6K Beğeni. 8.9K Hayran. Egemenlik kayıtsız şartsız Allah'ındır. [ ᴋᴀʀışıᴋ ᴇᴅɪᴛʟᴇʀ ] Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” Mustafa Kemal Atatürk atatürk türkiye atamizindeyiz atam atatürkvatandır mücadele mavizgözlü siyahkadarsonsuz siyah istiklal egemenlik bağımsızlık aşk başöğretmen başkomutan millet mustafa kemal atatürk like4like like like4follow follow follow4follow follow4like instant folllow back followforfollow Egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır. “Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır. Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız ” Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz. “Ata’ya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok”. “Her 10 Kasım’da yaygara R7QlMv. Söz Kimin bu bölümde, ünlülerin bazı dikkat çeken sözleri yer almaktadır. Sözler hakkında Aşağıdaki sözlerde hata olduğunu düşünüyorsanız lütfen bizimle geçiniz. Bildirin. Gülmek, içindeki enerjiyi yüzeye taşır. Düşünmek sona erer. Gülerken düşünmek imkansızdır. Birbirinin tam zıddıdır ya gülersin ya da düşünürsün. Gerçekten gülersen düşünceler durur. Hiçbir şey baştan çıkarmanın kendisinden daha büyük olmayı beceremeyecektir; onu yok eden düzen bile. Bir kız aşk için evlenmeli ve onu bulana kadar evlenmeye devam etmelidir. Yaşamımda edindiğim en büyük bilgi şudur Kendi kendine yardım etmeyi bilmeyene, Hiç kimse yardım etmez. Toplumdaki başarısızlığın sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ihmal ve kusurdan doğmaktadır. İnsanlar akılsızlıkları yüzünden 'alınlarında yazılı olandan' daha çok acı çekerler. rte'nin mustafa kemal atatürkün sözüne karşılık istanbul belediye başkanı iken söylemiş olduğu cümledir. doğrudur fakat atatürk'ün o nadide sözüne karşılık söylendiğinde yanlış anlaşılır, anlaşılmıştır. aynı konuşma sırasında 82 anayasasının içki masasında oluşturulduğunu ileri sürmüştür. düşmanlıkla, saldırıyla söylenmiştir. yazıktır... oto kiralama bünyesi altında kerhane işleten, bu kişilik dolayısıyla etrafa sataşmayı örnek bilen insanın eşdeğer niyet içeren üslûbu. rte'nin gazi mustafa kemal atatürk'ün bu sözü siyasal anlamda söylediğini bilmediği gerçeğidir ki kitap okumadığını söyleyen bi insan için normal bi durum. mustafa kemal'e ait bir sözün değiştirilmesinden başka ilginçliği olmayan konusu mottonun yerini tutacak birçok ayet arasında zihin işletilirken zincirin herangi bir yerini tamamlayan halka niteliğindeki düşünce bile hakimiyetin allaha ait oldugunu ve cüzi iradenin kendine/insanlara behşedildiğini de çıkar-tak işlemi kafa karıştıracak bir ehemmiyet taşımamaktadır. "hakimiyet hakkındır" şeklinde necip fazıl kısakürek tarafından söylenmiş sözdür. yaratıcının aklın eremeyeceği kadar büyük kudretine ve kadere inanmaktır. kader denilen olguyu göz önünde bulundurursak doğruluğu kanıtlanır. herkesin kaderi vardır. insan hür iradesi ile yaşar fakat yapacağı her şey yaratıcı tarafından bilinir. bu bir sır ki, açıklanmaz diyen bilmez, bilen demez öyle bir yol, giden gelmez uzar gider ara bahtım bkz aşık veysel ' ya laiksindir, ya müslüman!' diyen birinden beklenebilecek bir sözdür bu. siyasetle dini karıştırmamak gerekir! başımıza ne geldiyse, her seferinde önümüze iki şık koyup da birini seçmek zorundaymışız gibi gösteren hayattan geldi. elma mı, armut mu? matematik mi, türkçe mi? türksel mi, avea mı? anneni mi çok seviyorsun, babanı mı? sıcak mı, soğuk mu? siyah mı, beyaz mı? futbol mu, basketbol mu? istanbul mu, ankara'mı? esmer mi, sarışın mı? allah mı, devlet mi? fanatizmini etmediğimiz gereksiz hiç bir bok kalmadı mk. ne alakası var ikisinin yarraaam diyemedik hiçbirinde. elma ulan armutu sikiyim dedik her seferinde. üzüm noolacak lan peki demedik. ulan elmayı seviyorum da armutu da kırmasam seviyorum desem domaltırlar mı acaba diye soracak akıl bulamadık ulan o cücük kadar beyinde. müslüman kemalist olamaz mı lan yaraam demek istiyorum sözlük. olamaz lan ibine diyor işte hayat. girmek için kıçımızı yırttığımız avrupa birliğindeki ülkelerin bilmemkaçının bayrağında kafam kadar haç olduğunu görmüyor su katılmamış denyolar. haç ne lan peki dediğimde müslümanlıkla hıristiyanlık bir mi olm diyorlar, aha ayrı iki şık, yaraa yedik. egemenlik kayıtsız şartsız allahındır üç kuruşluk aklımca, görüp göremediğin her şeyde. egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözü ise mustafa kemal atatürk'ün, o sayesinde burada klavyeyi tıkırdattığım kişinin, vatan olarak bellediği yerler içindir. seni de kirlettim ama, gönlünü alırım bir ara, takma kafana sözlük. insanlar hürdür, fakat abdullahtırlar. bizim bi hoca derdi ki; kopya çekmek serbest ama yakalarsam alırım kağıdını. yorumlama, algılama, anlama yetileri olmayan dinle arasını bozmuş ölüm korkusuyla yaşayan insan benzeri varlıklardan bir yorum. eksileyenin anasını zenci siksin. buram buram islamist diktatorya kokan bir söylemdir. bunu felsefi manada, ideolojik olarak söylemek, kitabında yer vermek ayrıdır, siyasi olarak kullanmak, bir siyasi başkaldırı olarak kullanmak çok başkadır. ben bi siyasi liderim, muhalefet yapıyor ve diyorum ki, hayır egemenlik allahındır! sandık için işte milletmiş de ama onun dışında allahınmış... yahu, sen halka islamı müjdeleyen peygamber misin? senin çıkıp meydanlara bunu haykırma hakkın yok ki? ha ben peygamberim de, karşılığını öyle verelim. ama siyaset adamının çıkıp böyle bi şey demesi çok vahimdir. sike sike laik olmuştur o ayrı... bkz de la huqmo el grande garip gureba şeyler yazmayın. hüküm allah'ındır. allahın baş harfini büyük yazdırmayan sözlükler kafir yuvasıdır. urartu dilinde "şekillerden-şekilcilikten ibaret dünyam" demektir. anarşizm ve kaosa götüren önerme; zira egemenlik allah'ın olsa idi bizi allah yönetmeliydi doğrudan, arada elçilere ne gerek vardı? devletlere gerek yoktu. bırakalım, doğa olduğu gibi işlesin. neden devletlere ihtiyacımız var ki? allah doğru yolu gösterecektir nasılsa bizlere, değil mi? ne yazık ki öyle olmuyor işin aslı. olsaydı ne kadar kolaydı işler. halkın gözünü ne kadar bağlarsanız bağlayın, mutlaka buna karşı gelen bir kesim çıkıyor. günümüze bakıyoruz - bırakın ortaçağı - bugünün teokratik yönetimlerinde bile devlet kendini hep sağlama alma amacında oluyor. neden? insanoğlu açgözlü. dini de işlerine gelince bu işte kullanan insanlar; yeri gelince dünya işlerine bakar, yeri gelince öbür dünyaya kasarlar. o kasmaları da kendi egoları için olmalı. işte bu sözün altında da böyle bir mantık var. "egemenlik allah'ın ama, onun adına bu yetkilerini ben kullanabilirim" demek bu. "yeni nesil halife benim, sadakat gösterin bana" demek bu. bazı kesimler gösteriyor ona sadakati. grup toplantıları sloganlarla süsleniyor, "sadakat, sadakat" diye tempo tutuluyor. bu da modern bir teokratik anlayış olmalı. parlamenter teokrasi belki, kim bilir? çağımızın firavunu geliyor, çağımızın halifesi. nasılsa demokrasi onlar için her daim bir araçtır. ülkenin başına gelip, allah'tan - ki yuh denilebilir bu noktada - aldığı yetkileri halkı üzerine kullanacak bir lidere her daim ihtiyaç duymuştur türkiye. yani, sanırım. "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" cümlesindeki egemenliği, evrenin mutlak hakimiyeti olarak algılamanın sonucunda söylenmiş anlamsız laftır. biz zaten he man olmadığımızın farkındayız. edit gölgelerin gücü adına... "........göklerin, yerin ve arasındakilerin egemenliği allah'a aittir. dilediğini yaratır. allah her şeye gücü yetendir."maide suresi 17. ayet söylemeye gerek olmayan cümle..ayan beyan ortada zaten.. bkz inandık iman ettik söyleyen kişi açısından bakıldığında çok şaşırtıcı olan cümle. zira kendisi "egemenlik kayıtsız şartsız klişesini düstur edinmiş şekilde davranmakta hatta 10 gün öncesine kadar bu egemenliği türkiye üzerinde sınırsızca kullanmak için seçilmiş kişi olduğuna inanmaktaydı. eğer gerçekten "egemenliğin kayıtsız şartsız allah'ın olduğunu" düşünüyor olsaydı, bu en yüce varlığın görünmez bir sopası olduğunu ve o sopanın günü gelince kendisini de dürtebileceğini hesaba katmış olmalıydı. bakınız ne yazıyor intro kısmında; bkz yeni siteye yönlendiriliyor. tbmm bunu diyen, - hem laik hem müslüman olunmaz, ya laiksindir, ya müslüman! da demiştir. sayesinde inançlarını vicdani ve kişisel bi oluşum olarak gören müslüman kişi mesela ben özünde doğru sayılabilecek cümleye antipati duyar olmustur. egemenlik milletindir milletin kalacak afişlerinin istanbul'daki otobüs duraklarında boy göstermesine sebep olan açıklama. akp, seçim öncesi itibar kaybetmemeye çalışıyor haliyle. bkz ben bugün bunu gördüm burda üstünde durulması gereken nokta, bu lafın aslında yatmaktadır. egemenlik kayıtsız şartsız milletindir lafı, cumhuriyetin kuruluşunu müjdelemek içindir. bundan sonra, ilahi güç tarafından şeçildiği iddia edilen ulvi sülaleler, yani padişahlar, devleti milleti yönetmeyecek, bizzat halk ve hatta mevcut halkın çocukları, torunları yani millet yönetecek demektir. padişahlık kalktı demektir. böyle bir girişten sonra tanımımıza dönersen, cumhuriyet karşıtı, hilafet ve saltanatlık yanlısı ve laf ebesi bir ebeliği de inançlı inananları ikileme düşürerek inanç sömürücülüğü yapmasından kaynaklanır. laiklik işte bu sebepten önemlidir. bireylerin inançlarının siyasete malzeme edilmesi böyle ifadeler doğurur ve son derece sakıncalıdır. saçma insanın saçma söylemlerinden biri daha. yaptığı daha hangi gaf, devirmediği hangi çam kaldı diye merak ediyoruz ailecek. bu ülkede dindar insanların bir rahatsızlığı söz konusudur "ben sadece dindarım, ben yobaz veya şeriatçı değilim. türbanı da siyasi simge olduğu için takmıyorum, benden korkmayın" açıklaması yapmak zorunda kalmak... bu rahatsızlık, ve ezilme duygusu, kendi halinde dinini yaşayan insanları şu an hükümette olan partiye itmiştir. bu vatandaşların çoğu da doğal olarak haklı ve masumdur. masum olmayan ise, chp'yi, bu vatandaşlarımızın karşısına dikilip; onlara yobaz diyen bir parti gibi gösteren; laikliği de din düşmanlığı olarak lanse eden ve bundan nemalanan akepedir. çünkü bu konuşmada "hem laik hem müslüman olunmaaaaz" diyen adama sorarlar "laikliği savunanların dinine puan vermek, bu müslüman olabilir, bu olamaz demek sana mı yoksa allah'a mı kalmış? sen kimsin?" Türkiye’de Irak ve Afganistan işgali sırasında başlayan “Müslüman insan öldürmez, İslâm barış dinidir.” cümlesi şimdilerde Suriye savaşıyla birlikte tekrar kullanılmaya başlandı. Esasen bu nakarat Batı’nın her İslâm düşmanlığı sayılabilecek eylemlerinden sonra daha da belirginleşen kompleksli Müslümanların sığındığı bir avunma idi. Oysa bu konudaki ayetler açık ve net “Bundan dolayı İsrailoğullarına Kitap’ta şunu yazdık “Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini hayatını kurtararak yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır. Andolsun ki, onlara resûllerimiz apaçık deliller mucize ve âyetler getirdiler. Ama onlardan birçoğu bundan sonra da hâlâ yeryüzünde aşırı gitmektedir. Maide, 32” “Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da kısas yoluyla öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir. İsrâ 33” Bu konudaki hadisler de dikkate alındığında İslâm’da haksız yere öldürmenin suç olduğu açıktır. Hz. Peygamberimiz rahmet ve cihad peygamberi olarak gönderildiği hâlde, müminler cihadla emrolunduğu hâlde, cennet kılıçların gölgesi altında olduğu hâlde ayetleri tahrif ederek, bazı bölümlerini gizleyerek İslâm’ın sadece barış dini olduğunu söylemek kupkuru bir cehalet, planlı bir kerahettir. Yukarıdaki ayetleri ifade ederken “…bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın…”, “…haksız yere….” bölümlerini çıkarmak ve böylece Müminleri yanıltmak art niyettir. Evet kardeşim, İslâm’da kol kesmek de vardır, adam öldürmek de, kısas da vardır. Beğenmiyorsan git, gâvur ol. Budist ol mesela. Myanmar’daki katil putperestlerin başarısı için Bothisatva’ya dua edersin! Ama Kur’an ayetlerini tahrif etme, kelimelerin yerlerini değiştirme, kelimelerin bazılarını gizleme. Senin buna hakkın yok. Müslüman, dininden utanmamalıdır. Batı’nın gâvuruna ayıp olmasın, bizi terörist zannetmesin diyerek ayetleri, hadisleri gizlemeye, onları tevil etmeye çalışmasın kimse. Bir insan ya Müslüman’dır ya gâvurdur bunun üçüncü şıkkı yok. Bugün Suriye’de mülhidler, mürtedler ve rafiziler her gün onlarca Müslümanı öldürürken bizim bazı kuş beyinliler, Müslümanların kimseyi öldüremeyeceğini, İslâm’ın barıştan başka bir şey olmadığını söylüyorlar. Doğrudur, İslâm barış dinidir. Fakat aynı zamanda da savaş dinidir. Bu savaşa da cihad denir. Bu savaş, barışı sağlamak içindir. Bütün Müslümanlar cihaddan sorumludur. Belki de bugün Müslüman olarak bizlerin darmadağın olmamızın sebeplerinden biri cihadı terk etmemizdir. Cihadı terk ettik, dünya malına gereğinden fazla değer verdik. Dini kendimize göre yorumladık. Gerçeklerden hep kaçtık. Hâlimiz ortada. Oysa Allah iman edenlerin vasıflarını şöyle anlatıyor “İman edenler ancak, Allah’a ve Peygamberine inanan, sonra şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerdir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir. Hucurat 15” Sahabe nesli böyle bir imana sahip idi. Ecdat böyle bir imana sahipti. Bu vasıfları kaybettikten sonra tarumar olduk. Bugün ABD, istediği her yerde Müslümanları avlıyor. Batı ittifakının mülhid birlikleri mürtedlerle işbirliği içinde Müslümanları öldürüyor. Elimizden bir şey gelmiyor. Sadece bu da değil, bazı kuş beyinlilerimiz tahrif ve tevili kullanarak ayetlerin içeriğiyle oynuyor, hadisleri yok sayıyor. Böylece azap duyan vicdanını rahatlatmak, gerçeklerden kaçmak istiyor. Aslında kendisini kandırıyor. Bugün Türkiye’de gündemimizi oluşturan şeylere bir bakın. Serapa dünyalık, serapa nefis. Kısır çekişmeler içinde kendi benliğimizi yok ediyor, azap duyan vicdanımızı unutmaya çalışıyoruz. Oysa Müslüman olarak bizim görevimiz belliydi. Canımızın tadı, dünya nimetlerinin neşesi, görevlerimizi tam yapmayı engelledi. Oysa şu gerçeği daima kalbimizde taşımalıydık Hayat iman ve cihaddır. Egemenlik, kayıtsız ve şartsız Allah’ındır. Şu an İslâm dünyasının başında, kaynağı İsrail ve Batı’da olan bir fitne var. Bu fitnenin, şirkin bertaraf edilerek Allah’ın hükümlerinin yeniden yürürlüğe konması için çalışmak, mücadele ve mücahede etmek her Müslüman’ın aslî görevidir. “Fitnenin kökü kazınıp Allah'ın dini kesinlikle egemen oluncaya kadar onlarla savaşınız. Eğer yaptıklarından vazgeçerlerse, hiç şüphesiz Allah onların ne yaptıklarını görür. Enfâl, 39” Mustafa durdu,habervaktim

egemenlik kayıtsız şartsız allah ındır