🦑 Aşırı Koruyucu Anne Baba Tutumu
AşırıKoruyucu Anne Baba Tutumu. Normalden fazla ilgi, kontrol ve koruma anlamında kullanılmaktadır. Bu da bebeklikten itibaren anne-babanın bebeğin emeklemesine izin vermeyen, yürüme çabalarında onu kaygıyla takip edip müdahale eden bir davranışta oldukları görülür. Bazı vakaların 13-14 yaşına geldiklerinde bile
41 Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde ebeveyn tutumu çocuğun gelişim ve öğrenmesini desteklemede diğerlerine göre daha etkilidir? A) Aşırı koruyucu ve müdahaleci anne baba tutumu B) İzin verici tutum C) İhmalkar tutum D) Otoriter tutum E) Demokratik tutum. Cevap : E) Demokratik tutum
Aşırıkoruyucu aile tutumu nedir? Bu tür ailelerde, çocuğa gereğinden çok özen gösterilir ve denetim altında tutulmaya çalışılır. Aşırı koruyucu anne baba adeta çocuğuyla bütünleşir, onu her türlü dış etkiye karşı korur. Gereksinimlerini karşılayabilecek duruma gelmesine rağmen ona küçük bir çocukmuş
Annebabanın çocuğa karşı tutumu, çocuğun ileride nasıl bir kişi olacağını belirliyor ve onun kişilik, zihinsel ve sosyal gelişimi üzerinde oldukça etkili oluyor. ‘ilgisiz ve kayıtsız’, ‘aşırı koruyucu ve müdahele edici’, ‘mükemmelliyetçi’ ve ‘demoktratik’ olmak
AşırıKoruyucu Anne- Baba Tutumu : Bu tür anne- babalar çocuğun fiziksel ihtiyaçlarını karşılarlar ancak, aşırı istekte bulunan ve koruyucu tutumlarıyla çocuğun özgüvenini düşürürler. Bu durumda çocuk aza kanaat eder ve yüksek ihtiyaç düzeyine ulaşmak için çaba harcamaz, güdüleri azdır.
Cezadankorkan çocuk hata yapmaktan çekinir ve hata yapmamak için sürekli kaygı içindedir. Bağımsız hareket edemeyen birey sosyal ilişkilerinde de problem yaşamaya başlar. Saldırgan ve uyumsuz davranışlar sergiler. 2. AŞIRI KORUYUCU ANNE BABA TUTUMU. Aileler çocuklarını aşırı derecede kontrol eder ve korumaya çalışır.
AşırıKoruyucu ve Müdahaleci Anne Baba Tutumu Aşırı himayeci bir tutumla yetiştirilen çocuklara, aile içinde devamlı himayeye muhtaçlarmış gibi davranılır. Böyle bir ailede anne baba müdahalecidir. Çocuk ergenlik çağını geçse de ona kendi
Buaraştırmanın amacı ergenlerin öznel iyi oluş ve anne baba tutumu ile akıllı telefon bağımlılığı arasındaki ilişkinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir. Araştırmanın evreni, 2017-2018 eğitim-öğretim yılında Kocaeli ilinde liseye devam
AşırıKoruyucu Tutum: Bu tutumu benimseyen anne babalar çocuklarını aşırı korur ve kontrol ederler. Çocukların yapabileceği pek çok şey anne baba tarafından yapılır ve böylece çocukların yaşayarak öğrenmeleri engellenir. Her konuda, aşırı müdahaleci tavırla çocukların kendilerine yeter hale gelmelerine ve
Otoriter aşırı koruyucu, aşırı serbest aile tutumları olumsuz iken, demokratik tutumlar olumlu olarak değerlendirilir. Demokratik aile tutumları dışındaki tüm diğerleri, çocukların kişiliğinin gelişimi üzerinde olumsuz etkiye sahiptir. 👉Demokratik anne baba tutumu, çocukların kişilik gelişimi için en uygun olan
AşırıKoruyucu Anne-Baba Tutumu Anne-babanın aşırı koruması, çocuğa gereğinden fazla kontrol ve özen gösterilmesi anlamına gelir. Bebekleştirme, aşırı korumacı yaklaşımın tipik özelliğidir. Büyümesine izin verilemeyen bu aşırı koruyucu yaklaşımda, çocuğun “toplumsal gelişimi” engellenmiş olur.
Tutarsızve disiplinsiz ya da aşırı koruyucu anne baba tutumlarının da çocuklarda korku yarattığını söyleyen Uzman Psikolog Aylin Sezer, önemli bilgiler verdi.
u0ep3wC. Aşırı istenilen,geç kavuşulan,tek çocuk,ilk çocuk,tek erkek veya kız çocuk,en küçük çocuk,geniş bir sülalenin tek erkek çocuğu gibi çocuklar genellikle abartılmış sevginin odak noktası bebek gül bebek yere bu tür çocuklar erken konuşup geç tarafından çocuğun her çağrısına cevap kral gibi her dediği hiç istisnasız anında yerine getirilmeye tür çocukların üzerlerine hasta olmasın, yorulup incinmesin,mikrop kapmasın diye aile üyeleri ellerinden gelen tüm gayreti çocuk bir cam fanus içinde büyütülür. Abartılmış sevgi ve aşırı koruyuculuk daha çok anne çocuk ilişkisinde ortaya koruyuculuğun ve sevginin altında yatan ana sebep annenin yalnızlığı ve hayattan özellikle de eşinden ve evliliğinden beklediğini bulamamış koruyucu anne çocuğuyla öyle bütünleşir ki onun büyüdüğünü ve olgunlaşabileceğini asla kabul etmek tür anne baba lar Çocuklar genelde üç yaşından itibaren rahatlıkla kaşık kullanabilirçocukları 8-9 yaşlarında olmasına rağmen yemeklerini kendileri yedirmek isterler. Ergenlik çağında bulunan 13-14 yaşındaki çocuklarına kendileri banyo yaptırmak veya gencin kıyafetlerini anne baba evde seçim konusunda pek söz hakkı ergenlik çağına girmiş olmasına rağmen anne çocuğuyla yatmak olarak da “Geceleyin çocuk korkulu bir rüya görür de, korkarsa ben onun sesini duyamam,onun yanın da olmalıyım .”gibi bahaneleri bu tür davranışlarıyla çocuğu- na olan derin sevgisini dile getirdiğini ve çocuğuna yardım ettiğini düşünmek- gerçekte kendi yalnızlığını ve mutsuzluğunu ,çocuğuna kendisini adayarak telafi etmeye kendine aşırı bağımlı yaparak kendisini değerli ve eşi bulunmaz çocuk en ufak davranışta dahi annesinin fikrini çocuğu kendisine tutsak etmekte ve bağımlı kılmaktadır. Aşırı koruyucu ve abartılı sevgisi olan anne babalar çocuklarına derin duygusal bağla baba çocukları için sebepsiz yere aşırı kaygı kaygı da onları çocuklarını aşırı korumaya yönlendirir. Çocuğu mutlu edemeyeceklerini düşündükleri için hep karşı boğucu şefkat gösterirler. “Çiçeğin suya ihtiyacı vardır ama çok sularsanız ölür gider.” Bu tür ailelerde çocuğa doğal yaşam hakkı ilgilendiren kararlar da yaşı kaç olursa olsun fikri ve onun problemlerine karşı objektif yanlışları anne baba tarafından görülmek istenmez, olanlar ise bertaraf edilmeye çalışılır. Anne baba çocuğa yaptırmak istedikleri bir davranış için duygu sömürüsü,yemedim yedirdim,giymedim sana giydirdim,gençliğimi sana feda ettim.. metodu ve şiddetli şefkat yöntemi kullanırlar. Aşırı bağımlı bir çocuk kendine ait bir kişilik yapısı geliştirmekte çok örnek sanırım size biraz yardımcı olacaktır. 8 yaşındaki okul başarısızlığı nedeniyle annesi ile birlikte sorunun çözümü için bir öz geçmiş ve genel problemin hikayesi Anemnezalındıktan sonra çocuğun okul korkusu geliştirdiğini tespit ettim. Aramızda şu konuşma geçti. En çok hangi yemeği seversin ? Çocuk çekingen ürkek bakışlarıyla önce annesine sonra bana sorduğum soruya cevap vereceğini ümit ederek susmayı tercih etti. Peki patates kızartmasını sever misin?Diye sorduğumda ise annesine yönelerek “Anne ben patates kızartmasını seviyor muyum? yaşındaydı ve hala hangi yemeği severek hangi yemeği ise sevmeden yediğinin farkında dahi bu güne kadar ona bu konu hakkında hiç soru sorulmamıştı. “En iyiyi anne baba için en iyi kararları anne baba almalıdır.”Mantığı evde okulda ailenin verdiği sevgi ve desteği bulamadığı için okulu sevmiyor ve ders ise okuldan bir an önce kovulmak ve evde rahat bir hayat sürmekti. Bu konuda verebileceğim diğer bir örnekse Çocuk 9 yaşında gündüz devamlı altını bir fiziksel bozukluğu da görüşmeler sonucunda ise anne- nin çok titiz ve aşırı koruyucu olduğu ,bu nedenle de ortalığı kirletecek düşün- cesiyle 5 yaşına kadar çocuğun devamlı altının bağlandığı ve 5 yaşından sonra ise gece bezlenmesine devam edildiği ,çocuk tuvaleti kullanmak istedi -ğinde ise normal temizliğinin kendisi tarafından değil de annesi tarafından yapıldığı tepki davranışı olarak artık devamlı altını ıslatmayı tercih annesine sinir krizleri geçirttirerek ondan bir nevi intikam alıyordu. Bu somut örneklerde anne babanın aşırı koruyucu tavır ve yoğun sevgi bombardımana çocuğun tutulmasının ne kadar yanlış olduğu görülmek- yeterli kas gelişimine sahip olduktan sonra tuvaletini kendi kendisine yapmasına ve kendi başına yemek yemesine ,uyumasına,giyinip soyunmasına,kendi seçimlerinin olmasına,arkadaşlarının davetlerine katılmasına ve onları davet etmesine,psiko-sosyal gelişiminin tamamlanmasına sevgi ve koruyuculukta ölçülü davranarak onlara yardımcı özerklik tanımalıyız. Abartılmış Sevgi Ve Aşırı Koruyucu Anne Baba Tutumunun Çocuğun Kişilik Gelişimi Üzerinde Kalıcı Etkileri Aşırı koruyucu ve abartılmış sevgi ile büyütülen çocuklar hayata ve sosyal yaşama gereğince hazırlanamazlar. Hayattan edinmeleri gereken deneyimleri edinmeden hayatla karşı karşıya kaldıklarında uyum sağlamakta güçlük sıcak kucağından ayrılmak içinde bu tür çocuklara”Anne kuzusu” veya “Süt çocuğu” gibi isimler takılmakta ve bu şekilde muamele çekingen ve sakar görünür- ve başarma gücünden, kendilerini kabul ettirme istek ve yetene ğinden cevher kolay kolay su yüzüne çıkmaz . Çoğunlukla başarısız ve mutsuz yaşam bir kavga ve bir güç bu yarışta baştan yenilgiyi kabul yarışma isteği dahi uzak yaşamak çocuk için oldukça acıdır. Ailenin aşırı hoşgörüsü ve çocuğa olan düşkünlüğü çocuğu bencil yapar. Çocuk dünyanın merkezi olarak kendisini dikkat çekmeye ve etrafındaki kişileri kendi emri altında tutup,hizmet ettirmeye zayıf bir sosyal uyumu çevrelerinde lider olmadığı zamanlar dışlanır- kendini topluma kabul ettirmek için zaman zaman isyankar davranışlar sergileyebilirler. Çocuk ailesine olan bağımlılığını dış çevreye de himayesi altına alabilecek herkese karşı bağımlı olmaya boyunca bu böyle devam eder. Ailesinden gördüğü sevgi ve himayeyi de eşinden büyümeyen”Yetişkin-çocuk” olarak kalırlar. Anne baba olarak çocuğa doğal yaşam fırsatını gelişimi için yardımcı girişimci,sosyal ve olgun bir kişi olması için imkanları sağlamalıyız. Çocuklar hayatları boyunca kendi ayakları üzerinde kendileri durabil- baba olarak bizim görevimiz çocuklarımıza iyi örnek olarak rehberlik etmek ve kendi başlarına sağlıklı ,mutlu bir hayat sürmeleri için gerekli imkanları sağlamak ve eğitimi verebilmektir. Bir önceki yazımız olan Gevşek Ana Baba Tutumu başlıklı makalemizde Gevşek Ana Baba Tutumu hakkında bilgiler verilmektedir.
Anne babanın çocuğu aşırı koruması, çocuğa gerektiğinden fazla kontrol ve özen göstermesi anlamına gelir. Bunun sonucu çocuk diğer kimselere aşırı bağımlı, kendine güveni olmayan, duygusal kırıklıkları olan bir kişi olabilir. Çocuğun yaşamı boyunca sürebilen bu bağımlılık, psiko-sosyal olgunluğu olumsuz açıdan etkiler ve çocuğun kendi kendine yetmesine olanak vermez. Ana babanın aşırı koruyuculuğu çocuğun okul başarısını ve okula uyumunu da etkiler. Bebekleştirme aşırı korumacı yaklaşımın tipik özelliğidir. 8-9 yaşlarına geldiği halde yemeğini annesinin yedirmesini bekleyen, 11-12 yaşlarında ana-babasıyla aynı yatağı paylaşan, hatta annesi tarafından yıkanan çocuk örneklerimiz vardır. Böyle bir ortamda annenin çocukla iç içe geçmiş beraberliği, çocukta bir anne bağımlılığının oluşumuna neden olabilir. Büyümesine izin verilmeyen bu aşırı koruyucu ortamda, çocuğun “toplumsal gelişimi” engellenmiş olur. Bu da onun arkadaş ilişkilerini olumsuz etkileyebilir ve arkadaşları tarafından dışlanmasına neden olabilir. Gözlemlerimiz aşırı korumacı annenin evliliğinde bulamadığı doyumu, çocuklarıyla olan ilişkilerinde aramakta olduğunu göstermektedir. Bu gereksiz ve sağlıksız özverinin faturası, ilerideki yıllarda annenin yüksek beklenti içine girmesiyle, yine çocuğa kesilmektedir. Annenin aşırı koruyuculuğu birkaç şekilde gelişmektedir. Annenin ilk çocuklarının ölümü veya uzun zaman hiç çocuklarının olmaması bu nedenlerden biridir. Diğer bir neden annenin kendi çocukluğundaki etmenlerdir. Annenin sevgi ve sıcaklıktan yoksun bir ailede büyümüş olması, böylece kendi çocukluklarında yoksun kaldıkları şeyleri vermek isterken aşırı davranmaları buna neden olmaktadır. Yine annenin evlilik yaşamında çok az yer alan kocalarının olması, böylece baba ile anne arasında birlikte paylaşılan sosyal yaşam azlığı diğer bir etkendir. Aşırı korunan çocuklar fazlaca bağımlı olur ve her şeylerini anneden istemeye yönelirler, kendi başına karar vermekten aciz, sormadan, danışmadan bir şey yapmayan, girişim yeteneklerinden yoksun olurlar. El becerilerini geliştiremedikleri için beceriksiz, sakar dolayısıyla güvensiz olurlar. İstediklerini ağlayarak ister, verilmezse verilene kadar ağlar, mızmızlanır veya aşırı dediğim dedik, inatçı olmaya yönelirler. Kendini korumayı öğrenemediği için savunmasız, çabuk uyum gösteren, utangaç, çekingen bir kimlik geliştirmeye yönelirler. Veya, aşırı otoriter, etrafını kullanan, sorumsuz ve şımarık kişilikler yetiştirebilirler. Aşırı korunan çocukların ruhsal gelişmeleri de engellenmiş olduğundan, büyüdüklerinde çocuksu, her şeyi bekleyen, talep eden olmazsa aşırı kızıp sinirlenen kişilikler geliştirebilirler. Koruyucu anneler, çocuklarının her ihtiyaçlarını kendileri yerine getirirler. Beş yaşındaki çocuklarına yemek yedirir, okula giden çocuğunun çantasını taşır ve ödevlerini yapar. Sokakta koşmalarına, başka çocuklarla oynamalarına izin vermezler. Çocuğu için her şeyi yapan ama ondan hiçbir talepte bulunmayan anne-baba, çocuğun öğrenme ve bağımsız olma konusundaki muhteşem kapasitesine inandığını gösteren hiçbir mesaj iletmemiş olur. Koruma, çocukları sakatlar, onları bağımlı ve çaresiz kılar. Bu çocuklar, sevildiklerini hissediyor olabilirler, ama kendilerini hiçbir konuda yeterli hissetmeyeceklerdir. Özenli ve sevgi dolu anne-babalar bazen çocuklarına aşırı ilgi gösterebiliyor. Eğer anne iseniz, aşağıdakine benzer durumlarda aşırıya kaçıyor olabilirsiniz Çocuğunuzun tabağındaki her şeyi yemesi konusunda ısrarcısınız. Çocuğunuzun hareketlerini başına gelebilecek fiziksel zararlardan korumak için engelliyorsunuz. Gecede dört-beş kez okul öncesi çağındaki çocuğunun üstünü örtmek için kalkıyorsunuz. Ayrı bir yatağı olmasına karşın, çocuğunuzun sizin yatağınızda sizinle birlikte uyumasına izin veriyorsunuz. Okul öncesi ya da ilkokul çağındaki çocuğunuzun yanınızdan ayrılmasına hiç izin vermiyorsunuz. Çocuğunuza başkası tarafından bakılmasına izin vermiyorsunuz. Çocuğunuza hiçbir ev işi sorumluluğu vermiyorsunuz. Düzenli olarak çocuğunuzun ev ödevini yapıyorsunuz. Çocuğunuzun sizin seçtiğiniz dışındaki arkadaşlarıyla dışarı çıkmasına izin vermiyorsunuz. Aşırı korumacılık toplumumuzda “iyi” ebeveynlikle eşdeğer tutulmaktadır. “Aman koşma düşersin!…Üzerine hırkanı giy üşürsün!” türünden ikazlar çocuğun kendi algılarına güvenini sarsar. Düşmekten korkmayı öğrenir, düşünce nasıl kalkacağını bilemez, üşümenin daha ne demek olduğunu kestiremeden fazlaca giydirilir ve ilk rüzgarda hastalanır. Yemek konusunda yapılan zorlamalar, anneyle çocuk arsında bir güç kavgasının başlamasına neden olur. Oysa yemek yedirmek ve çocuğun her istenileni yemesini sağlamak ille de iyi ebeveynlik demek değildir. Annenin bu denli fazla’ var olması, çocuğun sağlıklı gelişimini engeller. Çünkü anne kendini çocuğunun hayatında çok fazla var etmektedir. Çocuğun özerk düşünme, gelişme, hata yapma, hatalarından öğrenme, sorumluluk alma gibi geliştirici birebir yaşam fırsatlarına engel olmaktadır. Anneliği tam zamanlı bir iş ve özellikle de mükemmel yapılması gereken bir iş olarak algılayan bu anlayış, gerek çocuğun gerekse annenin sağlıklı gelişimine önemli bir engeldir. Çocuğun ruhsal ve fiziksel beceri gelişimini engellediği gibi, özerk düşünce ve özgüven geliştirmesine de engel olur. Anne ise birkaç yıl içerisinde kendini tükenmiş, yorgun, yılgın ve çocuğuna içerlemiş, kızgın hissedebilir. Sonuç olarak aşırı koruma 1.Çocuğun kişiliğini geliştirmez; bağımlı, talepkar, ürkek, inatçı, istediğini tutturan, mantıksız kavgalar çıkaran, çabuk mutsuz olan bir çocuk ve ileride benzer niteliklere sahip bir yetişkin olur. 2.Anne/babayı ebeveyn rolünün dışına çıkarmaz; birer yetişkin olarak yaşayabilecekleri günlük hayatlarına karı/koca ve kadın/erkek ilişkilerine engel olur. Çocuk odaklı bir yaşamda, anne/baba kendi insanca öz ihtiyaçlarına sağlıklı bir şekilde sahip çıkamazlar.
Ebeveyn Tutumları Ve EtkileriÇocuğun kişilik özelliğinin belirlenmesinde, sorun çözme becelerinin gelişiminde ve çevresiyle etkileşiminde anne babanın tutumu büyük öneme sahiptir. Çocuk anne baba tutumlarına ve gelen geri bildirimleri taklit ederek davranış becerileri geliştirir. Temel anne baba tutum modelleri ise aşağıdaki sıralanabilirDemokratik Anne Baba TutumuAnne baba çocuğun temel ihtiyaçlarının karşılanmasının yanısıra çocuğuna sevgi de göstermektedir. Bu tutumu benimseyen ailelerde çocuğa eşit koşullar sağlanmakta, karar alırken çocuğunda fikri alınmaktadır. Çocuğun yaşına göre sorumluluk verilmektedir. Aile çocuğun yeteneklerini açığa çıkarmasına fırsat tanımaktadır. Demokratik ailenin katı kuralları yoktur, bazı sınırlar koyara, prensipleri vardır. Başarılar ödüllendirilir, başarısızlıklar cezalandırılmaz. Demokratik bir aile ortamında yetişen çocuklar, rahat, bağımsız, kendisini ifade edebilen, girişimci, sorumluluk alabilen, temel güven duygusu gelişmiş Koruyucu Anne Baba TutumuAşırı koruyucu anne baba tutumunu benimseyen ebeveyn çocuğuna müdahaleci yaklaşır ve çocuğunu sürekli kontrol eder. Çocuk, sürekli anne babası tarafından engellemelerle karşılaşır. Anne baba, çocuğun kendini tanımasına, geliştirmesine fırsat vermez. Çocuk, anne babaya bağımlı olur, tek başına hareket etmekten korkar. Bu durum sıklıkla anne çocuk arasındaki ilişkide görülmektedir. Annenin kendisini yalnız hissetmesinden kaynaklanmaktadır. Bu çocuklar ileriki yaşamlarında bağımsız davranmakta, yeteneklerini açığa çıkarıp kendisini gerçekleştirmekte sorun yaşayabilirler. Bu tutumu benimseyen anne çocuğun bireyselleşme çabasını engellemektedir. Aileden ayrılmasının anne babayı üzeceği, telkinin verilmesi de ayrılıp gitmeyi zorlaştırmakta ve suçluluk yaratmaktadır. Ailenin bu tutumu ergenin bağımsız olabilmesini, kendini gerçekleştirmesini Baskıcı Anne Baba TutumuAşırı baskıcı tutumu benimseyen ebeveyn çocuğuna sürekli baskı uygular. Çocuğun kişiliğini hiçe sayarlar. Çocuk kendilerine itaat etmediğinde çocuğa fiziksel şiddet uygular, baskı gösterir, suçlar veya cezalandırırlar. Yapılan araştırmalar, aşırı baskı ve disiplin ile büyüyen çocukların kendilerine güvenmediklerini ortaya koymaktadır. Ergenlerde ise, baskıcı bir tutumla karşılaşan ergen, aşırı hassas, başkasının etkisinde kalan, girişimci olmayan, pasif özellikler Merkezli TutumÇocuk merkezli tutumu benimseyen ebeveyn çocuğun her dediğini yapar, çocuğun istekleri ebeveyn için emir niteliği taşımaktadır. Anne baba çocuğuna boyun eğip onun egemenliğini kabul eder. Her istediği olan çocuk, okul gibi bir ortama girdiğinde uyum konusunda güçlük yaşayabilir ve kurallar karşısında tutumun ergenlik dönemine yansımalarında ise, ergen bencil, her isteğinin hemen yerine getirilmesini isteyen bundan zevk alan, paylaşmayı bilemeyen, çevresi ile ilişki kurmakta güçlük yaşayan bir kişi haline ve Kayıtsız TutumAnne baba tarafından çocuğun dışlanması ve yalnız bırakılmasıdır. Dışlanan, yalnız bırakılan çocuk da saldırganlık eğilimleri ve Kararsız TutumAnne baba tutarsız davranmaktadır. Birinin “evet” dediğine diğeri “hayır” demektedir. Ebeveynden birinin koyduğu kuralı diğer ebeveyn ihlal eder. Çocuğun yanında anne baba arasında bir çatışma yaşanır. Bu durumda çocukta iç çatışmaların gelişmesine neden Verici, Destekleyici, Hoşgörülü TutumAnne babanın çocuğu desteklemesi, arzu ve isteklerini gerçekleştirmesine izin vermesi bunun yanısra bazı kısıtlamaları da koyması anlamına gelmektedir. Anne babanın hoşgörülü tutumu, kendine güvenen bir birey olmasına yardım eder. Sevgi ve hoşgörü ile büyüyen çocuk, yeteneklerinin farkına varır ve kendini geliştirir. Böyle bir ortamda büyüyen çocuk, işbirliğine hazır, dengeli, mutlu ve arkadaş canlısı özellikler Dr. Adnan ÇobanPSİKİYATRİST-PSİKOTERAPİSTÇocuklarda Bağlanma Sorunları hakkında bilgi almak isterseniz eğer ki; İlgili linke tıklayabilirsiniz.
Anne babanın çocuk yetiştirme tutumları genel olarak; baskıcı/otoriter tutum, aşırı koruyucu tutum, aşırı izin verici tutum, tutarsız/kararsız tutum, demokratik tutum, mükemmeliyetçi anne/baba tutumu,ayrımcılık yapan anne/baba tutumu, reddedici anne/baba tutumu olarak sınıflandırılmaktadır. Biz bu yazıda kültürümüzde en sık karşılaştığımız ebeveyn tutumlarına değinmeye OTORİTER ANNE BABA TUTUMUOtoriter tutumu benimseyen ebeveynler çocukların kendilerinin belirledikleri kurallar doğrultusunda davranmalarını ve onları denetlemeyi amaç edinirler. Ailede çocuğun itaati önemlidir, çocuk kurallara uymadığı takdirde ceza alacağını anne baba tutumunu benimseyen ebeveyn çocuğunu sürekli denetleyerek ve kontrol ederek onun kendine olan güvenini ortadan kaldırıp kişiliğini hiçe saymaktadır. Bu tip ailelerde yetişen çocukların duygu ve düşünceleri dikkate alınmaz, çocuklar koyulan kurallara itiraz etmeden uymak zorundadırlar. Kurallara uyulmadığı durumda fiziksel şiddet ve baskı kullanılabilir. Bunun sonucunda kendi kararlarını kendi veremeyen, özgüveni düşük bir çocuk tutumu benimseyen anne babalar çocuklarının onlara mutlak olarak itaat etmesini, kuralları ve istekleri tartışmasız olarak kabul etmelerini beklerler, sevgilerini göstermezler ve çocukla aralarına mesafe koyarlar. Aile ile ilgili ya da çocuk hakkında alınacak kararlarda çocukla fikir alışverişine girmeden kararları kendileri alırlar. Aile tarafından çocuğa uygulanan katı disiplin anlayışı çocuk üzerinde iki farklı sonuç doğurabilmektedir. Bu durum, çocuklardan bazılarının ezilip bastırılmasına, boyun eğmelerine neden olurken bazılarının ise saldırganlaşmasına, kontrolsüzlük belirtileri göstermesine neden otoriter tutumu benimsediklerinde sevgi ve ilgi gösterme davranışlarını yalnızca istenilen davranışlarını arttırmak için kullanırlar. Çocuklarına yalnızca onların istedikleri gibi davranırlarsa sevgilerini gösterirler. Fiziksel ve duygusal olarak cezalandırılan bu çocukların kişilik gelişimi olumsuz yönde etkileneceği gibi dıştan yönetilen bağımlı bir kişilik yapısı AŞIRI HOŞGÖRÜLÜ TUTUMAşırı hoşgörülü anne babalar çocukları etrafa zarar verseler dahi onlara kısıtlama getirmezler ve hoşgörü ile karşılarlar. Çocuğun istenmeyen davranışlarına kural koymaktan kaçınırlar. Aile ortamında çocuk merkezli eğitim uygulanır ve denetimin yeri yoktur, çocuğun her istediği yapılmaya hoşgörülü anne babaların çocukları üzerinde kontrolleri düşük, sıcaklık düzeyleri yüksektir. Bu tutumu benimseyen ebeveynlerin çocuklarından hiçbir beklentileri yoktur, çocuklarının tüm taleplerini karşılamaya çalışırlar. Çocuklarının etrafa zarar vermesine, kontrolsüz ve saldırganca davranmasına karşı çocuğa aşırı hoşgörülü ve düşkün olması çocuğun şımarmasına ve bencil olmasına neden olur. Bu tutumla yetişen ailelerde çocuklar, sürekli diğer insanların dikkatini çekmeye çalışır ve onlardan sürekli hizmet bekler. Bunun sonucunda bu çocukların sosyal uyumunun zayıf olması beklenir. Yaşamlarının ilk gününden itibaren her türlü ihtiyaç ve istekleri karşılanan çocuklar, yetişkinlik dönemine geldiklerinde kendilerine toplumun düzenini bozabilecek haklar tanıyabilirler. Bu tutumu benimseyen anne babalar bir süre çocuklarının taleplerini tartışmasız yerine getirir, ancak bir süre sonra bu istekler karşında dayanamayıp sert cezalar uygulamaya başlarlar. Bu durum sonucunda aile ortamında hem aşırı hoşgörülü olma hem de çok sert tutumların uygulanması bir tutarsızlığa yol açabilir. Bu anne babaların çocukları evdeki bütün kuralları kendileri belirler. Anne babalar kendi istediklerini yaptırmak için çocuklarını ikna ve idare etmeye çalışsa da evdeki çatışmalar ancak çocuğun istekleri yerine getirildiğinde AŞIRI KORUYUCU TUTUMAşırı koruyucu tutum, ebeveynlerin çocuklarına gereğinden fazla kontrol ve özen gösterdiği tutumdur. Böyle bir tutumun sonucunda çocukta diğer kişilere karşı bağımlı olma, kendi kararlarını kendi verememe, özgüven eksikliği ve duygusal kırıklıklar gibi problemler görülebilir. Aşırı korumacı anne babanın çocuğu yaşamı boyunca sürebilecek bir bağımlılık duygusu yaşayabilir ve ileriki yıllarda aynı koruma duygusunu başka insanlardan karşılamak tutuma sahip olan anneler çocuklarının bütün ihtiyaçlarını karşılarlar, çocuğun büyüdüğünü kabul etmeyerek yemeğini yedirir, kendi yatağında uyutur, onun ödevlerini dahi yapar. Sokağa çıkıp oynamalarına ve başka çocuklarla iletişim kurmalarına izin vermezler. Böyle bir aile ortamında yetişen çocuğa büyüme fırsatı verilmez ve toplumsal gelişimi de engellenir. Aşırı korunan çocuklar kendini korumayı bilmedikleri için toplum içinde savunmasız, içedönük ve utangaç bir kimlik geliştirirler. Bu şekilde yetişen çocuklar annelerine karşı bağımlılık geliştirirler, her şeylerini annelerinin yapmalarını isterler. Bunun sonucunda çocuk annesine sormadan bir şey yapamaz duruma gelir. Çocuk içedönük olabileceği gibi aşırı otoriter, sorumsuz, şımarık, aşırı kızıp sinirlenen ve etraftaki insanları kullanan bir kişilik DEMOKRATİK ANNE BABA TUTUMUAnne ve babanın çocuk yetiştirme tutumu olarak benimsediği en sağlıklı ebeveyn örüntüsü demokratik ebeveyn tutumudur. Demokratik tutumu benimseyen anne babalar, çocuklarına karşı hoşgörülü davranan, onlara güven veren ortamı sunan ve destekleyici bir tutum sergileyen ebeveynlerin hem kontrol hem de sıcaklık boyutunun düzeyi yüksektir. Belirgin sınırlar ve kurallar koyarlar, belirli taleplerde bulunurlar ancak bunların çocuğun karşılayabileceği düzeyde olmasına dikkat ederler. Çocuğun ihtiyaçlarına karşı duyarlı ve kurallar üzerine çocukla fikir alışverişi yapmaya açıktırlar. Bu tip anne babalar çocuklarının taleplerini dinleyip yapılmaması gereken davranışları sebepleri ile birlikte çocuğa açıklarlar. Demokratik anne ve babalar çocuklara özerkliği verirken disiplini de elden bırakmaz, bu iki durum arasında bir denge kurmaya çalışırlar. Demokratik tutuma sahip anne babaların çocukları diğerlerine kıyasla öz güveni en yüksek olan çocuklardır. Öfke kontrolünde, arkadaşlık kurmada ve girişkenlikte önde olan bu çocuklar bilişsel alanda da başarılıdırlar. Anne babaların çocuklarına karşı hoşgörülü olduğu bu tutum, çocukların kendine güveni yüksek olan, denemekten korkmayan, yaratıcı ve toplumsal bir birey olarak yetişmesine yardımcı ailelerde anne baba ve çocuk arasındaki iletişimde “koşulsuz sevgi” ve “empati” temeldir. Aile içinde ortaya çıkan sıkıntılar iletişim kurularak çözülür, evde sıcak ve samimi bir ortam vardır. Kurallar çocuğun gelişimini sağlamak ve sorumluluk duygusu kazandırmak için çocuğun yapabileceği düzeyde belirlenir. Kurallar fikir alışverişi yapılarak iş birliği içerisinde belirlenir. Demokratik ailelerde sevgi ve hoşgörünün yanında disiplin de vardır, gerektiğinde çocukların davranışları DENGESİZ/KARARSIZ VE TUTARSIZ ANNE BABA TUTUMUDengesiz kararsız anne baba tutumunda ebeveynler arasında görüş ayrılığı olabileceği gibi, davranışlarında tutarsızlıkta görülebilir. Bu tutumu benimseyen anne babalar çocukla ilgili durumlarda birbirlerini sürekli eleştirirler. Çocuklar hangi davranışın istenen hangi davranışın istenmeyen davranış olduğunu anlayamazlar çünkü bu durum anne babanın ruhsal durumuna göre değişmektedir. Ayrıca birinin olumlu dediğine birinin olumsuz demesi de çocuğun istenen davranışı bulmasını zorlaştırmaktadır. Bu tutumu benimseyen ailelerde disiplin vardır ancak çocuk disiplinin ne zaman ve nerede uygulanacağını bilemez. Anne babalar aşırı hoşgörü ile sert cezalar arasında gidip gelirler, bazen görmezden geldikleri, önemsemedikleri bir davranışa başka bir zaman çocuklarını azarlayarak ya da cezalandırarak tepki gösterebilirler. Bu nedenle çocuklar davranışlarını anne babalarının ruhsal durumuna göre ayarlamaya çalışırlar. Bir davranışı yapmadan önce davranışın yanlış olup olmasından ziyade, anne babasının bu davranışa ne zaman yapsa kızmayacaklarını babanın birbirini çocuk yetiştirme konusunda sürekli eleştirmesi, sıklıkla yaşanan anlaşmazlık ve tartışmalar çocuk üzerinde yıkıcı bir etki yaratmaktadır. Evde yaşanan gerilimler, çocuğun sosyal ve duygusal olumsuz gelişimi ve davranış problemlerinin temel Ailede çocuklarla, ebeveyn ilişkisinde temel belirleyici faktör anne ve babanın tutum ve davranışlarıdır. Anne ve babanın çocuklarına karşı sergiledikleri davranış şekilleri, olaylar karşısında sergiledikleri tutumlar, anne ve baba ile çocuk arasındaki ilişkinin yönünü ve şeklini belirler. Psikolojisi düzgün, ruhi yapısı sağlam, karakteri olumlu yöne doğru kanalize edilmiş çocuk yetiştirebilmek için anne ve baba tutumları çok ama çok önemlidir. Okunma 426
Anne babanın çocuğu aşırı koruması, çocuğa gerektiğinden fazla kontrol ve özen göstermesi anlamına gelir. Bunun sonucu çocuk diğer kimselere aşırı bağımlı, kendine güveni olmayan, duygusal kırıklıkları olan bir kişi olabilir. Çocuğun yaşamı boyunca sürebilen bu bağımlılık, psiko-sosyal olgunluğu olumsuz açıdan etkiler ve çocuğun kendi kendine yetmesine olanak vermez. Ana babanın aşırı koruyuculuğu çocuğun okul başarısını ve okula uyumunu da etkiler. Bebekleştirme aşırı korumacı yaklaşımın tipik özelliğidir. 8-9 yaşlarına geldiği halde yemeğini annesinin yedirmesini bekleyen, 11-12 yaşlarında ana-babasıyla aynı yatağı paylaşan, hatta annesi tarafından yıkanan çocuk örneklerimiz vardır. Böyle bir ortamda annenin çocukla iç içe geçmiş beraberliği, çocukta bir anne bağımlılığının oluşumuna neden olabilir. Büyümesine izin verilmeyen bu aşırı koruyucu ortamda, çocuğun “toplumsal gelişimi” engellenmiş olur. Bu da onun arkadaş ilişkilerini olumsuz etkileyebilir ve arkadaşları tarafından dışlanmasına neden olabilir. Gözlemlerimiz aşırı korumacı annenin evliliğinde bulamadığı doyumu, çocuklarıyla olan ilişkilerinde aramakta olduğunu göstermektedir. Bu gereksiz ve sağlıksız özverinin faturası, ilerideki yıllarda annenin yüksek beklenti içine girmesiyle, yine çocuğa kesilmektedir. Annenin aşırı koruyuculuğu birkaç şekilde gelişmektedir. Annenin ilk çocuklarının ölümü veya uzun zaman hiç çocuklarının olmaması bu nedenlerden biridir. Diğer bir neden annenin kendi çocukluğundaki etmenlerdir. Annenin sevgi ve sıcaklıktan yoksun bir ailede büyümüş olması, böylece kendi çocukluklarında yoksun kaldıkları şeyleri vermek isterken aşırı davranmaları buna neden olmaktadır. Yine annenin evlilik yaşamında çok az yer alan kocalarının olması, böylece baba ile anne arasında birlikte paylaşılan sosyal yaşam azlığı diğer bir etkendir. Aşırı korunan çocuklar fazlaca bağımlı olur ve her şeylerini anneden istemeye yönelirler, kendi başına karar vermekten aciz, sormadan, danışmadan bir şey yapmayan, girişim yeteneklerinden yoksun olurlar. El becerilerini geliştiremedikleri için beceriksiz, sakar dolayısıyla güvensiz olurlar. İstediklerini ağlayarak ister, verilmezse verilene kadar ağlar, mızmızlanır veya aşırı dediğim dedik, inatçı olmaya yönelirler. Kendini korumayı öğrenemediği için savunmasız, çabuk uyum gösteren, utangaç, çekingen bir kimlik geliştirmeye yönelirler. Veya, aşırı otoriter, etrafını kullanan, sorumsuz ve şımarık kişilikler yetiştirebilirler. Aşırı korunan çocukların ruhsal gelişmeleri de engellenmiş olduğundan, büyüdüklerinde çocuksu, her şeyi bekleyen, talep eden olmazsa aşırı kızıp sinirlenen kişilikler geliştirebilirler. Koruyucu anneler, çocuklarının her ihtiyaçlarını kendileri yerine getirirler. Beş yaşındaki çocuklarına yemek yedirir, okula giden çocuğunun çantasını taşır ve ödevlerini yapar. Sokakta koşmalarına, başka çocuklarla oynamalarına izin vermezler. Çocuğu için her şeyi yapan ama ondan hiçbir talepte bulunmayan anne-baba, çocuğun öğrenme ve bağımsız olma konusundaki muhteşem kapasitesine inandığını gösteren hiçbir mesaj iletmemiş olur. Koruma, çocukları sakatlar, onları bağımlı ve çaresiz kılar. Bu çocuklar, sevildiklerini hissediyor olabilirler, ama kendilerini hiçbir konuda yeterli hissetmeyeceklerdir. Özenli ve sevgi dolu anne-babalar bazen çocuklarına aşırı ilgi gösterebiliyor. Eğer anne iseniz, aşağıdakine benzer durumlarda aşırıya kaçıyor olabilirsiniz Çocuğunuzun tabağındaki her şeyi yemesi konusunda ısrarcısınız. Çocuğunuzun hareketlerini başına gelebilecek fiziksel zararlardan korumak için engelliyorsunuz. Gecede dört-beş kez okul öncesi çağındaki çocuğunun üstünü örtmek için kalkıyorsunuz. Ayrı bir yatağı olmasına karşın, çocuğunuzun sizin yatağınızda sizinle birlikte uyumasına izin veriyorsunuz. Okul öncesi ya da ilkokul çağındaki çocuğunuzun yanınızdan ayrılmasına hiç izin vermiyorsunuz. Çocuğunuza başkası tarafından bakılmasına izin vermiyorsunuz. Çocuğunuza hiçbir ev işi sorumluluğu vermiyorsunuz. Düzenli olarak çocuğunuzun ev ödevini yapıyorsunuz. Çocuğunuzun sizin seçtiğiniz dışındaki arkadaşlarıyla dışarı çıkmasına izin vermiyorsunuz. Aşırı korumacılık toplumumuzda “iyi” ebeveynlikle eşdeğer tutulmaktadır. “Aman koşma düşersin!…Üzerine hırkanı giy üşürsün!” türünden ikazlar çocuğun kendi algılarına güvenini sarsar. Düşmekten korkmayı öğrenir, düşünce nasıl kalkacağını bilemez, üşümenin daha ne demek olduğunu kestiremeden fazlaca giydirilir ve ilk rüzgarda hastalanır. Yemek konusunda yapılan zorlamalar, anneyle çocuk arsında bir güç kavgasının başlamasına neden olur. Oysa yemek yedirmek ve çocuğun her istenileni yemesini sağlamak ille de iyi ebeveynlik demek değildir. Annenin bu denli fazla’ var olması, çocuğun sağlıklı gelişimini engeller. Çünkü anne kendini çocuğunun hayatında çok fazla var etmektedir. Çocuğun özerk düşünme, gelişme, hata yapma, hatalarından öğrenme, sorumluluk alma gibi geliştirici birebir yaşam fırsatlarına engel olmaktadır. Anneliği tam zamanlı bir iş ve özellikle de mükemmel yapılması gereken bir iş olarak algılayan bu anlayış, gerek çocuğun gerekse annenin sağlıklı gelişimine önemli bir engeldir. Çocuğun ruhsal ve fiziksel beceri gelişimini engellediği gibi, özerk düşünce ve özgüven geliştirmesine de engel olur. Anne ise birkaç yıl içerisinde kendini tükenmiş, yorgun, yılgın ve çocuğuna içerlemiş, kızgın hissedebilir. Sonuç olarak aşırı koruma 1Çocuğun kişiliğini geliştirmez; bağımlı, talepkar, ürkek, inatçı, istediğini tutturan, mantıksız kavgalar çıkaran, çabuk mutsuz olan bir çocuk ve ileride benzer niteliklere sahip bir yetişkin olur. 2Anne/babayı ebeveyn rolünün dışına çıkarmaz; birer yetişkin olarak yaşayabilecekleri günlük hayatlarına karı/koca ve kadın/erkek ilişkilerine engel olur. Çocuk odaklı bir yaşamda, anne/baba kendi insanca öz ihtiyaçlarına sağlıklı bir şekilde sahip çıkamazlar. ALINTI
aşırı koruyucu anne baba tutumu